31 Ocak 2009 Cumartesi

hastane

Beyaz kare ile kapanan sahne, beyaz bir görüntü ile açılıyor.
- Gözü açıldı. Diye bir ses duyuyorum. Ses tonu tanıdık geliyor ama çözemiyorum. Birinin elimi tuttuğunu da o sırada hissetmeye başlıyorum.

- JC? Diye soruyor birisi.
- Çok yorgunum acaba asistanımla görüşseniz.
- Ah, tamam, bu kendine gelmiş.

Beyaz bir perdenin üzerinde gittikçe kirlenerek oluşan bir görüntü gibi bir şey görüyorum. Sırtımı dik hale getirmişler ve karşımda dizilmiş birkaç insan görüyorum. Sol baştan sayayım: AJ, herkesin bayıldığı manken kız, BB, Boogie, Madam De Le Patronaj ve daha önceden hiç görmediğim bir doktor.
- Mük nerede? Diye soruyorum. Sağ tarafımdan bir öpücük alıyorum.
- Buradayım şapşal.
- Joanne?

Odada bir sessizlik oluyor. O sırada Mük kulağıma eğilip 'ona söylemedim, henüz haberi yok' diye fısıldıyor. 
Bu kıza boşuna mükemmel demiyorum ben.

- AJ, seni gördüğüm iyi oldu. Bak sana ne soracaktım. Acaba edebiyat da hızlı tüketim ürünü müdür?

BB hemen atlıyor:
- JC'ciğim lütfen kendini böyle aptal düşüncelerle yormayı keser misin?

Neden ki?

- Aa JC, senin gözlerin yeşil mi? Diye soruyor herkesin bayıldığı manken kız.
- Sanırım beni gündüz gözüyle hiç görmedin tatlım.

Bir arkadaşım vardı, erkek arkadaşından buna benzer bir cümle yüzünden ayrılmıştı. Hani kızlar çıkmaya başladıkları ilk günü hatırlar ve bunu her ay kutlarlar ya. Altıncı aylarını kutladıkları akşam çocuk 'aa senin gözlerin yeşilmiş' dediği zaman çocuğun suratına bir tokat atıp ayrıldığını söylemişti. 
Ayrıca benim gözlerim yeşil falan değil. 
BB'nin organizatörlüğünde, odadaki herkes bana geçmiş olsun dileklerini sunup çıkıyor. En son BB gelip beni öpüyor 'akşamki programımı hastanede doldurdun, bana bir başka akşamı borçlusun' diyor ve gidiyor.
Kadraja (pis sırıtışı ile) Mük giriyor:
- Pis çapkın. Duydum BB'nin ne dediğini.
- Ah hadi bakayım. Hem sen eve gitmemiş miydin? Burada ne işin var?
- Eve gittiğimde bir huzursuzluk vardı içimde zaten. Sonra BB aradı ve buraya koştum hemen.

Elini sıkıyorum. 
- Neymiş problem? Neden her şeyi beyaz görüyormuşum?
- Tansiyon problemi olduğunu düşünüyorlar. Resmi açıklama henüz yapılmadı. Deyip duruyor bir süre ve sonra; 'TRT spikeri gibi konuşuyorum ben böyle bazen' deyip gülümsüyor. 

Canım sıkılıyor aslında böyle bit gibi oturmaktan. Canım müzik dinlemek istiyor.
- Ne zaman çıkıyoruz buradan?
- Hemen öğreneyim, diyerek kayboluyor. 

Birkaç saniye sonra içeriye dalıyor. Yanında fıstık gibi bir doktor ile.
- JC Bey, sizi bu akşam evinize gönderebiliriz. Ama yanınızda birinin olması çok iyi olur. Yalnız yaşıyormuşsunuz sanırım. 
- Sizde kalmaya gelebilir miyim? Diye soruyorum.
Gülümsüyor.
- Maalesef bu gece nöbetçiyim.
- Hmm nöbeti şu arkadaş tutsa sizin yerinize (diyerek Mük'ü işaret ediyorum)
Yine gülümsüyor ve sonra:
- Size emanet ediyoruz hastamızı. Diyor Mük'e.

Mük, eşyaları toplamaya başlıyor:
- Hadi kalk pis çapkın. Diyor bana. 'Gidiyoruz.'
Kalktığımda biraz 'ilaç etkisi' hissediyorum sanki. Ayakta durmakta zorlanıyorum. Baş dönmesi var hafif.
- Arabayı kim kullanacak? Diye soruyorum Mük'e.
- Ambulans şoförü kullanacak tabii ki. Senin arabayı da ajansın şoförlerinden biri getirir evine.
- Niyeymiş?
- BB senin bir hafta dinlenmeni salık verdi.
- O zaman taksiyle benim eve gidiyoruz. Diyorum.
- Benim eve gideceğimizi düşünmedin umarım. Diyor. 
- Tabii pis çapkınım ya ben.

Hiç yorum yok: