Tak tak tak taktak (şik şik şik şikşik)
Koridorun sonunda bulunan Müşteri İlişkileri Grubu ajans içerisinde patlamaya başlayan bu sesleri duyduğunda ofise yeni dönmüştüm. -İlişkiler, grup, müşteri kelimelerinden bir etiket bulutu yapıp yüz kişiye sorsanız orada neler döndüğüne dair kafalarında hınzırca fikirler belirebilir. Hahaha. Haksız da diyemezsiniz aklında bu fikirler beliren insanlara. İşin içinde AG varsa hele ki-.
Odama döşettiğim bu enfes ses sistemini sadece müşteri görüşmelerinden döndükten sonra kutlama yapmak için kullanıyorum. Bugünün şanslı şarkısı giriş ritmlerinden de anladığınız gibi Rolling Stones'dan.
- Yaauuuuwww, yaauwww diye bağırıyor Mick. Koridorda şarkım inliyor, vurmalı çalgılar şeytani bir müziğin gelişini müjdeliyor. Ajansı ayağa kaldırıyorum. Hep bu Vegas reklamcılarının salak müzikleri ile mi inleyecek bu koridorlar ha? Söyleyin bana! 80'lerde çocuk bezi üreticilerinin en iyi müşterisi olan bu hergeleler sürüsü bu müziği duymalı, öğrenmeli, bilmeli, bu müzik ile çoşmalı.
Şarkıya eşlik ederek koridora bırakıyorum kendimi. Çılgın Mick dansımla birlikte.
- Please allow me to introduce myself [Merhaba, benim adım JC.]
- I'm a man of wealth and taste [Hiç de yalan değil.]
- I've been around for a long long year [Daha siz boktan okullarınızda sürünürken, ben burada insanların altını değiştiriyordum.]
- Stole many a man's soul and faith [Çok klasik ve amiyane bir tabir olacak ama şimdiye kadar kaç tanenizi cebimizden çıkarttık. Sana söylüyorum kendini mezarcı zanneden salon sehpası AG!]
Madam De Le Patronaj'ın da yerinden kalkıp bu enfes müziğin nereden geldiğini kestirmek için bizim tarafa baktığını görüyorum. Şarkıya eşlik eden sesim ile konuşma sesim arasında fark var elbette.
I rode a tank
Held a generals rank
When the blitzkrieg raged
And the bodies stank
Keyfim nasıl yerinde anlatamam size. Mick'in sahnedeyken nasıl duygular içinde olduğunu iliklerime kadar hissedebiliyorum şimdi. Bu ses sistemini bana öneren Büyük Patron'un ikinci karısından olan oğlu 'evlat'a teşekkürlerimi de gönderiyorum. Plaza dedikleri bu reklam ajansları pasajında, diğer katlardaki ajansların da bu titreşimi duyduğunu ümit ediyorum.
Salak surat ifadesi ile koridora çıkmış 'ne oluyo' diye bakınan AG ile karşılaşıyorum:
- Pleased to meet you, hope you guess my name, oooh yeah, diye bir Mick çığlığı atıyorum şeytani gözlerinin içine baka baka!
Keith'in gitarı girene kadar AG'nin karşısında en çılgın Mick Jagger dans figürlerimi yaptıktan sonra odama doğru dönmeye başlıyorum. Arkamdan dans edişimi izlemek yerine popoma baktığına dair bire bin bahse girerim!
So if you meet me,
Have some courtesy,
Have some sympathy,
Have some sympathy,
And some taste [en önemli kısmı bu]
AJ de odasından çıkıp koridorda çılgınlar gibi uçan beni görünce nelerin olup bittiğini anlıyor: HH, işi tek bir cümle üzerinden onaylıyor.
Keith ikinci solosuna başlarken odama doğru gidiyorum. O kadar yorgundum ki, bu dans ile iyice yoruldum. Sesim de çatlamaya başladı.
- Mük, kimseyi bağlama, odamda biraz dinleneceğim diye bağırıyorum (yine Mick tonuyla) ve cevabı anında alıyorum:
- Zaten o işi santral yapıyor, ben değil.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder