25 Ocak 2009 Pazar

tv seyrediyorum

Ah tv seyretmeye bayılıyorum.
Ya da hayır: Bayılmıyorum. 

İnsanları yavaş yavaş öldürüyor bu alet. Hani şu televizyonun dünyaya yayıldığı ilk dönemlerde insanların tv karşısına dizilip saatlerce bakıyor olmasını resmedelim birlikte: Eski devirlerde bir gün, biri çıkıp 'bir alet geliştirilecek ve insanlar saatlerce gözlerini ayırmadan ona bakacaklar, grup halinde ya da bireysel' dediğinde 'hadi ordan, pis moruk, sen git kişisel gelişim hikayelerinde başrol oyna. Hadi naş naş!' demiş midir oradaki insanlar? Demiştir. Afedersiniz insanlık şu pikaplara bile bakarak müzik dinlememiş. En azından aksiyona geçip dans falan etmiş.

Televizyonu ele geçiren, tüm insanlığı besleyen su kaynağını ele geçirmiş gibi oluyor: O suya işemediğini nereden bileceğim, nasıl güveneceğim? Dünyada şimdiye kadar bulunmuş en sinsi icat olarak bahsedebiliriz kendisinden. İnsanların en büyük zaafını sömürüyor: İzlemek. Bir de tv öncesinde insanların bu güdüsünü nasıl aradan çıkarttığını düşünüyorum. Ah, hayır, sanmıyorum insanların birbirine bakarak hayat geçirdiklerini. Düşünsene, her gün aynı insanlar! Nesine bakacaksın. Aynı insanlar sana kaç farklı drama veya komedi sunabilir? Üstelik tiyatro denilen şey ile bir şekilde bu aptal güdünün esiri olmaya devam ediyorsun. Ayrıca eminim ki 'ne bakıyosun kardeşim' cümlesi ile başlayan kavgalar tv sonrası döneme denk geliyordur.

Sabahın köründen gece yatana kadar 'ona karşıyım', 'şuna karşıyım', 'buna karşıyım' diye cümleler kurarak 'fikir bildirdiğini' ve 'tartışarak geliştiğini' zanneden insanoğlu beni yiyip bitiriyor sevgili okurlarım. 'Karşıyım' de karşı taraf anlar. He, zaten yalan da söylemiyorsun, karşındakininin karşısındasın, karşındakine karşı oluyorsun ama o da sana 'karşı' oluyor. Pöf. Çok sıkıcısınız! 

Çıkın biraz dışarı. Kapatın televizyonlarınızı a salak insanlar! 'Tiyatroya gidin' gibi 'işsiz kaldık bu tv yüzünden, bari insanları tekrar geri çekelim bu salonlara' diye ağlak cümleler kuran insanlar gibi tiyatroya gidin de demiyorum. Bu dünya çevrenizde dönüp bitiyor. Sınırlı sayıda günleriniz var ve siz bunu 'haber-maber', 'dizi-mizi', 'şov-mov' diyerek mi geçireceksiniz? Hayal dünyalarınız yok oldu. Televizyonda gördüklerinizden başka hayaliniz yok. Çıkın, kendinize hayal geliştirin! Ayrıca akşamları erken yatıp sabah güneşle birlikte kalksanız dünyaya daha fazla katkıda bulunabilirsiniz.

Ah ne diyorum ben. Sosyal sorumluluk kampanyası yapan herifler/karılar gibi konuşuyorum! Haklısınız.

Ben kendimi Japon bahçeme atıyorum. Hem de biraz komşularımla sohbet edeyim. Şu arka bölmeye yeni taşınan çiftle tanışayım bari gidip.

Hiç yorum yok: