14 Ocak 2009 Çarşamba

Herkes JC'le Vakit Geçirmek İster

Boyalı BB'nin 'öğrencilerim' dediği sübyan grubunun 'kişisel gelişim' öğrencileri olduğunu öğrenmem için bugünü yaşamam lazımmış. Halbuki o gece tanıştığım kişiler 'merhaba, benim adım JC, global bir reklam ajansında işbitirici olarak çalışıyorum' cümlesini kursa bile fark etmeyecekmişim. Ha ha haha. Belki içlerinden bir tanesi 'beyazlar giyinmiş bunca insan arasında siyah iç çamaşırı giydiğimi fark edebilecek kadar yaşı ilerlemiş tek hayvan herif siz olabilirsiniz herhalde' demiştir ve ben 'memnun oldum tanıştığımıza' deyip geçmiş olabilirim. 
Gerçi bu blog zımbırtısından dolayı günler de karışıyor. Günün her saati, her dakikası blog güncellemek için vakit bulamıyorum, n'aapabilirim. Ayrıca hayatımın bu kadarlık kısmına erişim sağlayabildiğiniz için bile kendinizi şanslı hissetmeniz gerekiyor. Bunun trilyonda birini bile yapmayan reklamcıların arasında yaşadığınızı ne çabuk unutuyorsunuz. Ve ayrıca ben bir reklam yazarı değilim. Unutmayın bunu.

Aa ne diyorduk.  Unuttum.

Son günlerde böyle şeyleri yaşadıkça, içinde bulunduğum piyasaya hiçbir faydam olmadığını düşünüyorum. Herkes bir yerlerde 'eğitmenlik', 'adam yetiştiricilik', 'ders verme' gibi şeyler yapıyorken, benim sadece üniversitelere götürüldüğümüzde sahneye çıkıp abuk sabuk konuşmakla yetindiğimi düşünüyorum. Bunun için bir şeyler yapmalıyım sanırım. Gerçi gizli bir şekilde sevgili Mükemmel Asistanımı bir stratejik planlama dehası olarak yetiştirdiğimi sanıyorum ama birkaç gün sonra bana 'JC, ben insan ilişkilerinde harikayım, müşteri tarafına geçmek istiyorum' derse şaşırmayacağım çünkü ben bu dünyada artık hiçbir şeye şaşırmamaya karar vermiş bir bireyim. Bunu dediğime bakmayın, birkaç gün sonra kendime şaşıracak yeni şeyler bulabilirim. Siz de aynı şeylere şaşırıyor olabilirsiniz ama aramızdaki fark şu ki, bunu kelimelere dökecek olan kişi benim ben.

İş hayatında en çok sevdiğim şeylerden biri, iş görüşmeleridir. Bayılırım. Gerçi kendim hiçbir zaman görüşme ile iş bulmadım kendime. Açıkçası ben şimdiye kadar hiç iş de bulmadım. Hep iş beni buldu. Ama her zaman iş görüşmeleri için kendime replikler hazırlardım. Mesela: 'Hobileriniz nelerdir JC Bey' diye bana sorulduğu zaman 'bana lütfen JC deyin ya da bana JC deyin lütfen' dedikten sonra 'hobilerim kitap okumak, bulmaca çözmek ve yüzmektir' dedikten sonra suratlarında oluşan 'yine sıradan bir insan' ifadesini gördüğüm anda bir kahkaha patlatıp 'hadi ordan, bu kadar sıkıcı biri olduğumu düşünmediniz herhalde' dedikten sonra onlara o sırada aklıma gelecek kelimelerden oluşturduğum bir 'işe alma' fıkrası anlatarak ortalığı darmadağın etmek gibi. Mesela: 'Sizi işe almamız için bir neden söyler misiniz' diye sorarlarsa 'Eğer kendinizi bu kadar daraltırsanız, beni işe almanız için gereken sadece bir neden olduğunu düşüneceğim, halbuki benim yedi-sekiz kadar nedenim vardı. Siz şimdi böyle söyleyince diğer altı-yedisi alındı ve gitti' diyerek dudaklarımı şımarık bir küçük çocuk gibi büzdükten sonra 'bu şartlar altında sizinle çalışamayız' diyerek odadan çıkmak gibi. Mesela daha görüşme odasına girip, insanların elini sıkıp, yerime oturduğum gibi 'yaa aslında ben çalışmak istemiyorum, beni buraya zorla gönderdiler, şu dışarıdaki arkadaşlara acaba burada iş görüşmesi yapıyormuşuz gibi görünsek birkaç dakikalığına hmmm?' demeyi de çok isterdim. Gerçi bunların büyük bir kısmını dedim ve yaptım ama zevk vermedi, anlıyor musunuz beni. Anlamazsınız tabii ki. Herhalde iş görüşmesine gittiğinizde, sizinle görüşmeyi yapan bir kadın ve bir erkek varsa, kadına dönüp 'hanfendi lütfen beni gözlerinizle soymayı bırakın, insanın muhtemel iş arkadaşına bu gözle bakması hiç uygun bir hareket değil' dedikten sonra bu iki insanın birbirine faltaşı gibi açılmış gözlerle bakmasını izlemek inanın dördüncü caddedeki strip kulübünde çalışan esmer bombayı izlemekten çok daha zevkli olabiliyor.
Ah çok fazla cümle kuruyorum. Biliyorum. Biliyorum.
Tüm bunları neden anlattım çünkü Boyalı BB bana bu hafta yeni kurulacak takım için iş görüşmelerinin yapılacağını söyleme gafletinde bulundu. 'Ben de girmek istiyorum o görüşmelere, ben de, ben de' diyerek vızıldayan huysuz bir çocuk haline bürünmem oradaki 'kişisel gelişimci çocukları' şaşırtsa da Boyalı BB soğuk kanlılığını hiç bozmadı. 'Ama olmaz ki JC'ciğim, bu bizim işimiz' dese de ben hiç tınlamadım ve görüşmeler sırasında sessiz kalmak ve kötü adamı oynamak şartı ile kabul edildim. 
- Seni çok seviyorum BB'ciğim. Söz veriyorum bu öpücük kadar sessiz olacağım, diyerek BB'yi öpmem çocukları şaşırttı yine. [Ya bu çocuklar da her şeye şaşırıyorlar yahu. Hey bakın size ne diyeceğim. İsterseniz arada bir porno film falan seyredin çocuklar ha? Belki böylece normal bir öpücüğü gördüğünüzde şaşırmamanız gerektiğini öğrenirsiniz. Bu cümleyi sesli mi söyledim yoksa zihnimden geçip giden bir kelimeler yığını mıydı, bilmiyorum. Umrumda da değil. Haydi dağılın. Parantezi kapatıyoruz.]

- JC sen ne dedin? 
- Ne dedim BB'ciğim?

Hey. Sanırım aklımdan geçtiğini sandığım şeyi çocukların suratına söylemişim. Aarrgh. Kendimi affettirmek için BB ile akşam yemeğine çıkmayı kabul ediyorum. [Bu kısım nasıl oldu? Anlatayım hemen. 'Affet beni BB'ciğim' diye tatlı bir şekilde yalvarımsı gibi hareketler yaparken, boş bir olta atayım diyorum ve 'bak seninle yemeğe çıkacağım' diyorum fakat oltadan bir kalkan balığı çıkıyor. 'İyi tamam, ama unutma bu sözünü.' İşte böyle oluyor. Siz denemeyin çünkü muhtemelen benim kadar tatlı değilsinizdir ve bokla dolu bir bataklığa doğru giden birisine kimse elini uzatmaz. Alınmayın hemen. Tamam tamam, haydi siz de deneyin. Güzel bir şeyler olursa bana yazın, olur mu anacığım?]
Ya n'oluyor bu arada, tüm kadınlar benle birlikte vakit geçirmek için çıldırıyor mu ne? Madam De Le Patronaj arıyor ve şöyle diyor çünkü: 'JC'ciğim, akşam bizim kızlar sana bayıldı. Bu akşam da ev partisi veriyoruz. Geleceksin değil mi, n'olur, n'olur gel. Bak üstelik hepimiz French Maid kıyafetlerimizle dolaşacağız ortalıkta.'
- Şampanya dolu bir küvet de olacak mı? diye soruyorum yüksek sesle çünkü Madam De Le Patronaj nereden arıyorsa beni, arkada resmen bir uçak kalkıyor. Gürültü var yani.

Kişisel gelişimci çocuklar ve Boyalı BB artık şaşırmamaya başlıyor. Bu arada ben de kendime dışarıdan bakabiliyorum ve diyorum ki 'onlar şaşırmıyorsa, ben neden şaşırıyorum ki'.

Hiç yorum yok: