21 Ocak 2009 Çarşamba

AG ve bahis bahsi

Mükemmel Asistanımla YesName'de oturmuş, relax'liyoruz. Gevşemeye müsaitim. Müsaitliği de geçmiş, gevşemişim.

- AG'ye neden kıl oluyorsun bu kadar JC? Diye soruyor bir anda Mük.

Aslına bakılırsa, onunla her karşılaşmamda bunu düşünüyorum 'neden bu yaratığa bu kadar gıcık oluyorum' diye kendime soruyorum. Bu soruya tam olarak bir cevap bulabilmiş değilim henüz. Fakat birkaç bulgum var. Muhtemelen bu yaratıktaki 'pis elektriğin' bunda payı vardır. Kendinize bakın: Gıcık olduğunuz insanlara neden gıcık olduğunuzu açıklayabiliyor musunuz? Cevap kağıtlarını birazdan toplayacağım, süreniz on beş dakika.

- Muhtemelen bana sarkıntılık ettiği için olabilir Mükcüğüm. Diye geçiştiren bir cevap veriyorum ve sonra aklıma 'sarkıntılık' diye nitelediğim şeyler geliyor. Daha ilk tanıştığımız gün bana evli olduğunu ve ondan bir gece önce de kocası salonda uyurken balkonda üst komşuları olan üniversite öğrencisi çocuk ile nasıl seviştiğini anlatmıştı. Yargılamıyorum. Ama sonra bana ajans içinde en rahat sevişilebilecek noktaları sormuştu. O sıralarda hiçbir şeye şaşırmama huyum tam olarak dalında olgunlaşmadığı için bu sorular beni biraz şaşırtmıştı, itiraf ediyorum. 

- Off. Kaçamak cevaplar bunlar. Üstelik sana her sarkıntılık edene kıl oluyor olsaydın, bana da kıl olman gerekirdi. Yoksa? Yoksa? (burada sesini değiştirip, eski bir Türk filminden fırlamış şımarık kadın sesiyle) Bana da kıl mı oluyorsun JC? Diye soruyor.

- Bana da badana yap Obama.
- Ha?
- Böyle bir cümle kurasım geldi. Kurdum işte.
- Konuyu dağıtmaya çalışıyorsun.
- Hayır. Bak tekrar geri dönüyorum: AG'ye neden kıl olduğumu bilmiyorum. Ayrıca, sen bana ne zaman askıntı oldun ki?
- İlk iş görüşmemizde hatırlarsan masanın altından bacaklarına sürtünmüştüm.
- O bir iş görüşmesi değildi üstelik ben de o sırada senin 'sonradan yapılma' dediğin göğüslerini inceliyordum.

Yan masadan birileri sohbetimize kulak veriyor sanırım. İrkilen bakışları fark etmiyor değilim. Bu insanların nesi var?

- Neyse JC. Bana hâlâ tatmin edici bir cevap verebilmiş değilsin ve ajansımı değiştirmek üzereyim.
- Aha, sana bir neden vereyim. İnsanların zaaflarının üzerine giderek menfaat sağlamaya çalışmak bir sebep olabilir mi?
- Benim yaptıklarımdan mı söz ediyorsun yoksa AG'ye neden kıl olduğun bahsinde miyiz?
- AG bahsindeyiz. Mesela işten çıkarılacak olan çalışanları önceden öğrenip onların üzerine bahis açmak gibi.
- Haklısın JC. Ben de hoşlanmıyorum bundan.

AG'nin bir özelliği de budur. Ajans içinde bahisçilik. Nasıl bir bahis sistemi ve oranlama getirdiğine dair en ufak bir fikrim olmasa da bazı bahislerini duydukça bu yaratığa olan gıcıklığım artıyor. Birkaç örnek vereyim size: 'Sidik içen çocuk, üç ay içerisinde işten çıkarılacak', 'ilk karısı hastanede yatmakta olan Büyük Patron, karısı öldüğünde ağlayacak veya ağlamayacak' ve bundan iki yıl önce, Müşteri İlişkileri Grubunun başındaki adamın asistanı olan kız bayılıp yere yığıldığında 'ölecek veya ölmeyecek' diye açılan bahis ve ardından gelen 'ofise transparan bir kıyafetle geldiğimde CD'nin pipisi kalkacak veya kalkmayacak'. Aaah. İğrençliklerine beni de alet ediyor bu yaratık. Nefret ediyorum. 
Halbuki ben kendi iğrençliklerimi, kendi başıma ve kendim için üretmeyi seviyorum.

Deniz minerallerim, kara mayınlarım ve hava zerreciklerim. Benden bu kadar bu gecelik. Sınav kağıtlarınızı masaya bırakın ve sınıfı terk edin. Sonuçları en kısa sürede açıklayacağım.

AG bahsine ve bahislerine bir daha dönmek istemiyorum. Hazır, aklıma gelmişken, eğer bir alışveriş merkezinin panosunda 'porno filminizde oynatmak üzere taş gibi bir hatun arıyorsanız, doğru ilanı okuyorsunuz demektir. Arayın, görüşelim. AG' yazan bir ilan görürseniz, sakın haa atlamayın. AG'ye gıcıklık olsun diye onun numarasını yazıp yapıştırdım bu ilanı panoya. 
Merak etmeyin, o ilanı kimin yapıştırdığını kimse bulamaz zira parmak izi bırakmamak için eldivenli ellerimle, zevkle, özenle ve pis sırıtışımla asmıştım o ilanı oraya.  

Hiç yorum yok: