- JC yapma şunu!
- Senin ne işin var burada? Diye bağırıyorum.
- Ne acelen var? Dinlensene iyice.
Bu son sözler ile bir gün önceyi anımsıyorum. Doğru ya.
O sırada içeriye Joanne giriyor.
O sırada içeriye Joanne giriyor.
- Günaydın.
İçim eriyor.
- Günaydın bebeğim.
Joanne'in ne zaman geldiğini hatırlamadığım için içimi bir suçluluk duygusu kaplıyor. Suratım asılıyor herhalde.
- Hadi yat bakalım. Diyor Joanne.
Yatağa uzanıyorum. Mük beni hiçbir zaman yüzümde suçluluk duygusu ile görmediği için ne olup bittiğini anlamıyor tabii.
- Dinlen iyice bitanem.
Elleri ile yanaklarımı okşuyor. Üstümü örtüyor. Gözüm Mük'e kayıyor.
- Niye öyle sırıtıyorsun?
- Ah yüzündeki bu ifadeyi görmek için kaç tane insanın bana ne kadar para vereceğini hesap ediyorum da.
Joanne de gülümseyerek Mük'e bakıyor. Sonra bana dönüp 'benim çıkmam gerekiyor, toplantılar, toplantılar ve yine toplantılar' diyor. Joanne hafif bir öpücük veriyor bana, sonra ayağa kalkıp Mük'ü öperek (ve muhtemelen kulağına 'sana emanet ediyorum erkeğimi' diyerek) odadan çıkıyor. [Tabii arada birkaç diyalog daha geçiyor fakat bunları bilmenize gerek yok. Ayrıca size hayatımın her şeyini anlatacak değilim.]
Lionel Richie'nin 'You Are My Destiny'si çalmaya başlıyor JC FM'de. Lionel 'you came in' dediği sırada içeriye Mük giriyor, tıpkı annesi ile babasını gönderdikten sonra çocuğun yanına gelen bir çocuk bakıcısı gibi:
- Eveeet, bugün ne yapıyoruz?
- Burada bir haksızlık var. Sen benim yatak odama elini kolunu sallaya sallaya girebiliyorsun fakat ben daha senin evini bile görmedim.
- Anahtar kelime seçimin yanlış JC.
Yaşlı ve huysuz bir adam gibi 'pöh' diyorum.
- Arşivini kurcalarken gördüm. Kara Şimşek serisi varmış sende. Haydi gel bütün gün Kara Şimşek seyredelim. Diyor.
- Harika olur. Hassle isteyen Hasselhoff seyreder.
- Hasselbaink de güzel bir banka ismi olurdu değil mi?
Bugün güzel geçecek gibi görünüyor. Kelime oyunları: Bayılırım.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder