Ah bayılıyorum bu müşterimize.
Marka temsilcisi ve basın ve halkla ilişkiler müdiresi hatun, otelin bize arada bir yolladığı 'kompliman masajlar', SPA kuponları, davetleri falanı filanı ve tabii ki marka ismi. Hepsi masaldaki gibi.
Mük, Büyük Patron'un odasında ajanstaki tüm erkeklerin içeriye girmek için can attığı bir hatunun geldiğini ve JC'ciğimi görmeden şuradan şuraya gitmem dediğini ve Büyük Patron'un hem kendisinin, hem de Madam De Le Patronaj'ın bu mesajı iletmek için bir saattir bana ulaşmaya çalıştığını fakat ulaşamadığını ve bu yüzden kendisine ulaşıp 'JC kıçını kaldırıp buraya gelsin' dediklerini bana IM penceresinde yazana kadar bilmiyordum.
- Mük, sana kaç defa söyledim, IM'lerimde takılırken araya girip bana iş ile ilgili bir şeyler söyleme! Diye bağırıyorum oturduğum yerden.
Yerinden kalkıp yanıma geliyor.
- Şu IM'lerde ne yaptığını görebilir miyim, diyor ama daha cümlesi bitmeden bilgisayarımı elimden çekip IM'lerimi okumaya başlıyor.
- Sen onları okurken, ben de bari gidip içeride kim varmış göreyim. Diyorum.
Arkamdan 'pis çapkın' diye bağırdığını duyacağımı adım gibi biliyordum. Ve sonrasında o mesajların tamamını okuyup, baştan çıkacağını ve 'benmişim' gibi karşısındaki kişi ile konuşmaya devam edeceğini de biliyordum. Ah bu hikayede bahsi geçen tüm kızları toplayıp Erkekistan'da penis parlatma sürgününe göndermeli. Ama tabii ki ben faşist değilim.
Büyük Patron'un odasına girmeden önce Madam De Le Patronaj'a selam verip, 'güzel klevaj' diye bir övgü sözü yollayıp üzerimdekileri dağıtıyorum. (Hani bu sefer de içeridekilere 'üff beni tam sevişirken çağırdınız ama' mesajı vermek için.)
- JeySsiiiii diye bağırarak atlıyor üstüme.
Aaa 1001 gece oteller zincirinin basın ve halkla ilişkiler müdiresi.
- Bu ne hoş sürpriz, diyorum Fransız aksanımla.
Öyle 50'sine gelmiş, bel hizası başta olmak üzere vücudunun çoğu yeri genişlemiş, vakit geçirmek için basın ve halkla ilişkiler müdireliği yapan, kahve falı bakmak için kendisine arkadaş arayan hatun(!) tipinde birisini düşünmeyin. 40'larına henüz ulaşmamış ama buna rağmen bizim müştem bölümünde staja başlamış 20'lik kızlara taş çıkartacak vücudu ile 1001 gece oteller zincirinin olduğu tüm ülkelerdeki erkekleri baştan çıkartan bir hatundan bahsediyoruz burada. Üstüme atlamasına bakarak, birazcık üstteki cümlemde bahsettiğim tipte bir kadın sanmayın kendisini diye belirteyim dedim. Aksi taktirde AG'den bile halk arasında 'taş gibi hatun' diye bahsediyorlar. Açtırmayın ağzımı. Çıkartmayın kabzamı.
- Geçmiş olsun JC, diyor, öğrendim ki...
- Ah evet, sabah akşam, 7/24 çalışmanın vücuda zararları işte! Daha sakin bir hayat yaşamam lazım ama, n'aparsın şuradan ayrıldığım anda her şey sarpa sarıyor. Dedikten sonra Büyük Patron'a bakıyorum, gözleri ile orta kuvvette bir rüzgar estiriyor hatunun üzerinde.
Biliyorum, bu adamın beni de odaya çağırmasının sebebini biliyorum. Böylece kadının bakışları benim üzerimde toplanacak ve o, o sapık ve sapık olduğu kadar yaşlı gözlerini kadının istediği yerinde gezdirebilecek. Hey dünya! Adalet durağında inmek istiyorum.
- Şimdi iyileştiğine göre, müsait bir akşamında misafir etmek isterim seni 1001 gece otellerinde, diyor bana.
Bakışlarım yine Büyük Patron'a kayıyor. Beni odaya çağırdığına bin-pişman olsa gerek. Neyse, ben biraz daha 'cool' oynayayım.
- Ah dear, diyorum. Elbette kız arkadaşım ile bir akşam misafirin olmak isterim. Diyorum.
- Ama JC, ben tek başıma senin kalbinde misafir olmayı düşünüyordum. Diyor.
- Ah merak etme hayatım, bir yaşlı Rus köylüsü kadının götü kadar kocaman olan kalbimde sana da misafirhane var, hiç merak etme. Diyorum.
Kahkaha atarken 'acaba hakaret mi etti yoksa güzel bir şey mi söyledi' merakı geziniyor ellerinde. Elimi tutup bırakmıyor. Büyük patrona dönüp 'biz biraz gezelim' deyip odadan çıkartıyor beni.
Odama gidiyoruz. Mük hala benim IM'lerimi okuyor. İçeri girdiğimizde kafasını kaldırıp yanımdaki hatunu gördüğünde kafasını bir daha indiremeyeceğini bildiğim için uyku maskesini alıyorum masadan ve o daha kafasını kaldırmadan maskeyi gözlerine geçiriyorum. Elinden bilgisayarı alıyorum. Kafasını itiyorum. Uyku pozisyonuna geçiyor.
- JC, diyor hatun bana.
- Buyrun dear, diyorum.
- Yeni ajans arıyoruz kendimize.
- (İçimden mi dedim, dışımdan mı bilmiyorum ama) Syktyr!
27 Şubat 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder