24 Şubat 2009 Salı

cd'nin asistanının bacakları

Ass-istan: (i)
Patronlara asistan bulma işi ile uğraşan İstanbul kökenli bir beyin avcısı şirketi.

Vagina A.Ş. diye bir tabela görürseniz de şaşırmayın, vagon üreten bir şirket olabilir. 'Pen-is' ismini kendisine marka olarak seçmiş bir PVC pencere ve kapı üreticisi de şaşırtmasın sizi. 'Orji' adlı ped üreticisi de çıkabilir karşınıza bir gün.

CD'nin asistanını görmeden önce bunlar geçiyordu işte kafamdan.

Ne kadar çok isterdim bu cümleyi 'CD'nin asistanıyla koridorda karşılaştığımızda' diye kurmayı ama inanın bu kadını bir kere bile ayakta görmedim ben.

En iyisi girip CD'ye sormak.
- CD selam.
- Oo merhaba JC. Geçmiş olsun evlat.
- Evlat mı? TRT'de western kuşağı yine mi başladı?
- Yani.
- Sana bir şey soracağım CD. Çok önemli.
- Sor bakalım, deyip ciddileşiyor, eli yine pis sakallarında gezmeye başlıyor.
- (Fısıltıyla asistanını işaret edip) Ne kadar zamandır birlikte çalışıyorsunuz? Diye soruyorum.
- (Ciddiyeti çabuk geçiyor, pis bir sırıtış beliriyor yüzünde) Nereden çıkarıyorsun JC?
- ?. ?. (Pause var, Stop var, benim şu anki halim Stop-ötesi!!!)
- Çalışanlarımla...
- Ah yeter kapa çeneni! Bok çukurusun sen CD, booook. Öğğğkk.
- (Tırsık ifadesi geliyor yüzüne. Ona sorsan bu ifade 'heyecan' veya 'şaşkınlık') N'oldu CeyS...

Bir soruyu da adam gibi cevaplasa şu herif istifamı basıp kendimi ekmek fırını açmak üzere Sibirya'ya atacağım. Titreye titreye oradan uzaklaşıyorum. Suç bende, bu adamın hiçbir zaman sorduğun soruya cevap vermediğini ve kafasında dolaşanları bir şekilde dışarıya sızdırdığını adımdan bile iyi biliyorken...

Boyalı BB'nin odasına atıyorum kendimi. Titreyerek ve öğürerek geldiğim için yine korkuyor BB.
- N'oldu JC'ciğim, neyin var? Diyerek fırlıyor yerinden. Asistanı da şaşkın bakışları ile BB'nin yanında bitiyor.
- Kayıtlardan almam gereken bir bilgi var BB öööğkk. Merak edilecek bir şey yok bööööğğ. Az önce sinek gördüm de, biraz midem bulandı ööööyykk.

Asistanını benim yanımda bırakıp bir koşuda su alıp geliyor. Ben suyu içerken küçük bir çocukmuşum gibi saçlarımı okşuyor.
- Geçmiş olsun JC'ciğim. İş görüşmeleri yüzünden uğrayamadım son günlerde sana. Diyor.
Kağıt ve kalem istiyorum. Asistanı hemen veriyor.
İhtiyacım olan bilgiyi kağıda yazarak, kendimi odanın dışına atıyorum. Büyük Patron'un odasına dalıyorum -ve evet, yine terzisi orada- :
- Ulu çınarlar, serin pınarlar, otlayan kuzular! Diye bağırıyorum.
- (Patronun soğukkanlılığına bayılıyorum) Ooo JC, ajansın yolunu bulmuşsun sonunda.
- Patron, hani şu yıllardır gidelim dediğin balık avı vardı ya.
- Evet.
- Gitmek istiyorum şimdi, haydi gidelim. Deli gibi istiyorum gitmeyi. Bayılıyorum. Manyamış danalar gibi merak ediyorum. O kadar uslu duracağım ki orada sıkılacaksın patron. Haydi hemen gidelim. Aşağıda bekliyorum seni. Deyip atıyorum kendimi odanın dışına.

Odasından çıktığım gibi Madam De Le Patronaj ile çarpışıyorum. Çarpışmanın şiddeti ile yere düşmemesi için kerpeten gibi sarılıyorum ona ama yine de yere düşüyoruz. Ben alttayım, o üstümde. Şimdiye kadar geçen sahnelerde eksik kalmış olan tek kişi - yani Mük - geliyor odaya.
- Oo samimiyetinizi bozmayayım. Diyor hınzır hınzır.

Oh. Sanırım CD ile ilgili her şeyi unuttum. Yalnız Madam De Le Patronaj'ın ağzımı burnumu koklamak için bana neden bu kadar yaklaşması gerektiğini ve halen üzerimden neden kalkmadığını düşünüyorum:
- JC, sarhoş da değilsin. Diyor.

Franz Ferdinand çalsın istiyorum şu saniye, Take Me Out diye bağıralım hep birlikte.

Hiç yorum yok: