Uzun zamandır AG'nin saldırısına uğramamıştım değil mi? Siz öyle sanın! Bu isterik karı tarafından tacize uğramak için yaşıyor olmanıza bile gerek yok. Öldüğü halde arkasından hala küfredilen insanları bildiğiniz halde neden sağda solda bu karının benim hakkımda ileri geri konuştuğunu ve sanki gerçekten onun 'fuck body'siymişim gibi benden bahsettiğini anlayabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Bırakın dalga geçmeyi benimle!
1001 Gece Otelleri'nin bayıldığım kurumsal ilişkiler direktörü hatundan öğrendim: AG'ye benim hakkımda sorular sormuş ve fakat AG sürtüğü yine şu 'fuck body' meselesini karıştırarak tüm şansımı yok etmiş! Ondan en az benim kadar nefret etmek için bir sebep daha buldunuz mu şimdi? (Hala sebep göremedim diyenler; lütfen ekranınızın sağ üst köşesindeki kapatma şeysine basın ve bu blogdan defolun gidin! 'Sağ üst köşede kapatma düğmesi yok ki' diyorsanız sizi Steve Jobs becersin! Pis zübbeler.)
- Demek o tip kadınlardan hoşlanıyorsun JC? Diye soruyor bana, bayıldığım şu kurumsal ilişkiler direktörü.
- Gerçeği öğrenmek ister misin tatlım? Diyorum
- Elbette. Diyor.
Sizi öyle kötü bir duruma sokarlar ki, kurtulmak için debelenmeniz bile yetmez. Bu pis durumun içinde de ölmek istemezsiniz ve sahneden sürünerek uzaklaşmaya kalktığınızda bile o pis durum sizi içine çekmeye devam eder.
Birincisi 'tip' diye bir şey yoktur. Her insan, her şart altında 'tiplerden' hoşlanır. Hatta bence buna bilimsel olarak eğilseler, her insanın kafasında yatan yüzlerce farklı tip olduğunu belirleyebilirler. Seçeneklerin ve dünyanın bu kadar genişlediği yerde işi 'tip' gibi tekil bir kavrama indirmek, emin olun, dünyanın içinde bulunduğu her şeye bir hakarettir.
Neyse, bir zamanlar çok sevdiğim bir karımın olduğunu ve o sıralarda bu ajansta çalışmaya başladığımı anlatırken buluyorum kendimi. İlgiyle dinliyor beni kurumsal ilişkiler direktörü. Bu sırada AG denen bu sürtüğünde bana iyi davranmaya başladığını ve hiçbir ortak işimiz olmadığı halde ajans içerisinde benimle en fazla vakit geçiren kişinin o olduğunu fark ettiğimde her şeyin geç olduğunu anlatıyorum ona. 'Meğersem bu kadının bende gözü varmış tatlım,' diye devam ediyorum anlatmaya: 'Üstelik, o sıralarda cep telefonu olmadığı için beni ajanstan arayan karıma telefonda 'JC toplantıda', 'JC sekreteriyle' ve 'JC bu gece eve gelmeyecek' gibisinden 'evlilik bitiren' cümleler kurarak farkında olmadan eşimle de aramıza girdiğini, bilmiyorum söylemeye gerek var mı?'
- İnanılmazzz, diyor kurumsal ilişkiler direktörü. Bir kadının, bir başka kadın hakkındaki kaltaklıklarını dinlerken içine girdiği zevke sokuyorum kadını. Bir kadının, ilgi alanına giren bir erkek hakkında, bir başka kadından -üstelik nasıl yazıldığını bile bilmeden- 'fuck body' kıvamında bahsedilmesi sırasındaki kıpırtılardan çok farklı olduğunu tahmin edebilirsiniz bunun.
- O günden beri bu kadın, ben diğer kadınlara yar olmayayım diye, arkamdan bu şekilde konuşmaya devam ediyor.
Sahne bir an değişiyor:
- (Tüm bu öğrendiklerinden sonra, yüz ifadesini değiştirip) Aslında fena karı da sayılmaz. Diyor kurumsal ilişkiler direktörü.
- Sözlerime burada son verirken...
- Ah hahaha. Şaka yaptım canım. Diyor ve olay tatlıya bağlanıyor.
- Yeni ajansınız hangisi bakayım? Diye ağız yokluyorum.
- İstersen bunu haftasonu otelde konuşalım? Misafirim olmanı istiyorum. Güzel bir haftasonu geçirelim birlikte. Diyor.
- Vaay, demek Mata Hari rolünü bu sefer bana veriyorsun. Diyorum.
Çapkın sırıtışlarla odadan çıkarken Mük beni mıncıklıyor:
- Ben de dahil miyim bu programa?
Tabii herkesin derdi başka.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder