19 Nisan 2009 Pazar

koşuşturmaca

Bu yüzyılın insanlara armağan ettiği his bu: Koşuşturmaca.

Güya teknoloji insan hayatını kolaylaştıracaktı. Hani nerede? Şimdi dünya ekonomisini döndürmek için daha fazla insana ihtiyaç var. Reklam piyasasını döndürmek için de daha fazla kişiye ihtiyaç var. Ajanslar kapasitelerini doldurdu fakat buna rağmen hala iş almaya devam ediyorlar. Aldıkları işleri, diğer küçük ajanslara paslıyorlar. Birileri çıkıp halen 'piyasada çok fazla ajans var' diyor. Ben de bilmiyorum bu kadar ajansa ihtiyaç var mı, yoksa gerçekten fazlasına mı ihtiyaç var. 'Reklam pastasını büyütmemiz lazım' diyorlar orada burada

Pasta kelimesini kullandıkları zaman illet oluyorum işte. 'Reklam pastası bu kadar ajansı kaldırmak için yeterli değil.' Şuna başka bir tabir bulsanız diyorum. Heey.

Hala reklam pazarında dönen parayı artıramadılar. Artırdıkları zaman da parayı beğenmediler. Ben kendimi bildim bileli 'reklam harcamaları bu yıl şu kadar milyar dolar olacak' diye abuk sabuk hedefler koyarlar piyasaya fakat bu hedefe nasıl ulaşılacağına dair hiçbir plan yoktur ortada. Halbuki kendilerini sıradan bir reklamveren yerine koysalar, reklam piyasasında dönen bunca monoloğa bakıp 'ne diyo lan bunlar' diyeceklerine dair bire bin bahse girerim. Bin de yetmez ise bire yüz binine de bahse girebilirim.

İyi reklam, kötü reklam kavgası verirken insanlar, reklam kendini aradan çekip gidiverdi; ellerinde sadece iyi ve kötü ile kaldılar. Boğuşsunlar dursunlar şimdi.

Pazartesi sendromuna hazırlıklı mıyım? Sonuna kadar!

Hiç yorum yok: