14 Nisan 2009 Salı

aloe vera meselesi

'I Kissed a Girl' şarkısını mırıldanarak ajansa giriyorum. Girer girmez Boyalı BB ile karşılaşacağımı bilsem, ajansa yangın merdiveninden girmeyi denerdim. Soğuk bir şekilde selam veriyor bana. En azından 'selam veriyor'. Üste çıkmaya çalışırmış gibi:
- Pişman olacaksın BB, diyorum arkasından. Kovboy edasıyla.

Tekrar önüme dönüp ilerleyecekken... Karşımda sırıtan bir kemik gözlük görüyorum. CJ kılıklısı.
- Ne var? Diyorum.
- Dostum. Dediği anda bir başka söz etmesini engellemek için 'syktyr CJ' diyerek yoluma devam ediyorum.
- Aloe Vera'yı almışsın AD olarak, diyor pis pis sırıtarak.
- En azından 'almışım', senin gibi BJ'i 'vermemişim', öyle değil mi? Diyerek laf sokmaya çalışıyorum. Ama bu hergelenin kapasitesi geniş olduğu için amazon ormanlarındaki tüm ağaçları sokmanız da yetmez ona. Bu herif her lafı, her cismi, her unsuru yutar.

Pislik peşime yapışıyor ve beni odama kadar takip ediyor.
- Aloe'yle eskiden çalışmıştık, diyor. Sanki eski 'parlak' günlerini dramatize ederek anlatan bir kreatif direktör gibi.
- Harika şimdi syktyr olup gider misin CJ. Klonlaman gereken işler yok mu senin? Diyerek masadan aldığım herhangi bir Lürzer'i kafasına doğru atıyorum.
- (İplemiyor bile, fiziksel şiddet göstermeme az kaldı) Çok iyi kızdır. Harika bir sanat yönetmenidir.
- CJ! Sykymde bile değil görüşlerin ve birazdan polis çağıracağım.
- (Hâlâ iplemeden devam ediyor) Bir zamanlar onunla çıkmıştık hattâ. Diyor.

Ah-haa! Neden bu kadar cümleyi zahmet olarak görmeden bir araya getirdiği belli oldu. Mağara adamının vermeye çalıştığı mesaj şu: 'Bakın, mağarama et getirebildiğim günler olmuştu benim. Eski ışıltılı sandığım günlerde yaşayan bir zırtopozum ben!'

Bir yandan güvenliği arayarak, odanın içinde fırlatacak bir şeyler arıyorum. Mük'ün sağa sola fırlattığı ayakkabılar haricinde bir şey görünmüyor etrafta fakat onları da atamam. Seni kovalayan maymundan kurtulmak için ona muz atmak gibi bir şey olur bu. Ya da peşindeki tecavüzcüden kurtulmak için striptiz yapmaya benzer.

- Güvenlik mi? Lütfen buraya gelip şu kel ve kemik gözlüklü ibneyi buradan atabilir misiniz? Ambulans mı? Evet gerekebilir çünkü birazdan kendisinde çok büyük darp izleri olacak. Darphaneye çevireceğim bu herifi. Çabuk gelin!

New York Advertising kitabı ilişiyor gözüme. Atmaya kıyabilir miyim? Elbette! Bu estetik düşmanı, toplumun hasta kenarı tipten kurtulmak için her şey!

Güvenlik gelene kadar defoluyor neyse ki. Hemen elim telefona kayıyor:
- AG?
- JC misiniz?
- Evet! Bak sana ne diyeceğim. Şu çok sevdiğin arkadaşın CJ kılıklısı var ya.
- Evet?
- Ona bir BJ çek! Parası neyse ben vericem!
- Uff JC. Bana sen lazımsın. N'apayım onun hormonsuz bamyasını?
- Senden sonra ölmeyi umut ediyorum AG!

Gerçekten de bu insanlardan sonra ölmeyi arzu ediyorum. Savunmasız bedenimin, bunların olduğu dünyada cenaze olarak kalmasını istemiyorum. Pis nekrofililer!

- Hepiniz nekrofilisiniz, diye bağırıyorum odadan dışarıya doğru.

Debi kafasını uzatıyor:
- Neyi getirir misiniz dedin JC?

O sırada üzerinde 'güvenlik' yazan herifler giriyor içeriye.

Hiç yorum yok: