24 Nisan 2009 Cuma

kampanyanın başarılısı

Gün Starbucks'ta başlar. Güzel bir Cuma sabahıdır. Akşamında başıma neler geleceğine dair hiçbir fikrim yoktur ama yine de bana umut verir. Zaten her kitabın da bir sonraki sayfasında saklı değil midir umut? Bir sonraki güne uyanmak için elimizdeki tek sebep değil midir umut?

Saçmalamaya başladığımı düşünüp bu paragrafa geçiyorum. Debi ile karşılaşıyorum kahve sırasında.
- Günaydın JC. Naber?
- (Ellerimi metal konserinde coşmuş bir dinleyici gibi yapıp, kafamı öne arkaya sallayarak cevap veriyorum. )

Kafasını uzatıp iPod'uma bakıyor:
- Men At Work- Down Under. Bu metal müzik değil ki. Diyor.
Altta kalmamak için klevajını parmağım ile açıp:
- Kırmızı iç çamaşır. İş yeri için hiç uygun değil. Diyorum.
Tam ağzını açacakken, işaret parmağım ile dudağının kapatıp:
- Şşş. Özel yerlere bakmak için izin istemek gerekir, öyle değil mi? Diyorum. Susuyor.

Cep telefonu ekranları, iPod ekranı, kızların çantaları gibi şeyler özeldir.

Neyse, her zamanki masama geçip geleni geçeni izlemeye başlıyorum. Bir yandan da not defterimi çıkartıp aklıma gelen cümleleri karalıyorum. Arada bir karaladığım cümleleri AJ'in masasına bırakırım. El yazımdan bana ait olduğunu anlıyordur umarım. Geçenlerde televizyonda bir edebiyat programına katılmıştı. İlhamın ona farklı şekillerde geldiğini söylemişti.

Ağzını gererek 'Çok başarılı kampanyağ' diyen reklamveren temsilcisinin ağzına bir tane yumruk geçirdiğimde acaba yumruğumda ruj izi çıkar mı diye düşünürken aklıma güzel bir cümle gelmişti halbuki. Unuttum. Öğle yemeğinde sipariş verdiği salatayı yerken de 'çok başarılı bir salatağ' cümlesini kurmuştu aynı karı. AJ'nin yaptığı bir espriye kahkahalarla gülerken de, baş parmağını kaldırıp AJ'yi 'alkışlarken' de 'çok başarılı bir espriğ' demişti. Oradan ayrılırken laf sokmak için 'çok başarılı bir görüşme oldu değil mi' diye sordum ama anlamadı bile neyi kastettiğimi. Ezbere yaşayan salak.
- Çok başarılı bir kariyeri var di mi bu kadının? Diye sordum çıkarken AJ'ye.
- Biliyor musun, bir şekilde başımıza kreatif direktör olmadığına her gün şükrediyorum. Diyor bana AJ.

'Bu akşam arabasızım' yazıyorum IM'lerimin status kısmına. Herkesin bayıldığı manken kızdan cevap geliyor:
- O halde benim yeni arabamın tadına bakman lazım.

Akşam programım belli oldu.

Dün ajansa dönerken, dikiz aynamda gördüğüm araba ile aklıma bir fikir geldi. Saatte 120 km hız ile giderken bir metre arkama kadar yaslanarak gitme cesaretini gösteren adama ödettim tüm masrafları. 'AJ sıkı tutun' dedikten sonra hafiften frene bastım. Salak duramadı ve... %100 suçlu.
- Pazartesi gel, bebeğini vereyim sana abi. Dedi kaportacı.

Herkesin bayıldığı manken kızın yeni arabası neymiş acaba. Merak ettim.

Hiç yorum yok: