9 Nisan 2009 Perşembe

kadınları kaybeden

Dün akşam Aloe'yi alıp dışarıda bir yerlere gittim. Boyalı BB'nin olduğu bir ajansta Aloe'ye başıma gelenleri anlatıp, bir de ona 'lütfen bana yardım et Aloeee' diye yalvaramazdım. Evet, ne olmuş! Haydi yalvarmak demeyelim, 'ikna etmek' olsun bunun adı.

Daha da kötüsü: Aloe'ye bu manyaklar ve işe yaramaz insanlarla dolu olan ajansta bana yardım ederek ne kadar büyük bir sosyal sorumluluk kampanyası yapmış olacağını anlattığım sırada 'Joanne!' diye durarak bir şok yaşadım! OMG, Joanne de duydu ise bu sefer hiç şansım yok! Aloe, hangi konudan bahsettiğimi anlamadan:
- Çoktandır Joanne'le görmedim sizi. Demez mi?

Dedi.

Mük'ü kaybettim, Joanne'i de muhtemelen kaybetmişimdir. Karşımda kaçtığı reklamcılığa dönmesi için uğraştığım Aloe var ve ben uzun zamandır ilk defa hangi işe önce dalmam gerektiğine dair kararsızlık ötesi bir 'rezalet' yaşamaktayım. [Hani hiç bestesi olmayan bir müzisyen gibi, bir dövüşü bile kazanamamış boksör gibi, bakire bir porno yıldızı gibi, hayatında bir tane bile iş bitirememiş bir 'işbitirici' gibi.]

- Neyin var JC? Diye soruyor bana Aloe. Uzun süre cevap veremeden durduğum için 'Ayrıca bu sessizlik de beni ürkütüyor' diye ekliyor.

Pes ediyorum ve her şeyi açıklıyorum:
- Son on yıl içerisinde bu kadar boktan bir duruma düştüğümü hatırlamıyorum Aloe. Diyorum. Evet, dedim sanırım bunu. Büyük zarar aldığımı kabul ediyorum. Fakat şimdiye kadar AG sürtüğünün verdiği cinsel, CJ kılıklısının sadece tipi ile verdiği manevi, muhteşem kulaklıklarımın yüksek ses düzeyiyle verdiği işitsel zararlara rağmen ayakta kalıp, her koşul altında bir gün sonrasına ulaşmayı başarmış olan ben: Bir sonraki günümü göremiyorum!

Olayları özetlemem bir Mocha sürüyor. [Mocha yaramak başka bir şey, 'bir Mocha sürmek' başka bir şey. Karıştırmayın.] Anlattıklarımı yan masadan dinleyen 50'li yaşlarındaki kadının yüzünde bir şok ifadesi oluşuyor ['kızlar/kadınlar ne hale gelmiş böyle. Bu nasıl bir toplum' gibisinden bir sürü cümle uçuşmuştur kafasında. Ben de olayları nasıl 'içten' anlattıysam artık.] Ama Aloe'nin yüz ifadesini trajediye çevirmeden beni dinlemesi, kendisine bir defa daha hayran olmamı sağladı.
- N'olmuş yani. Diyor Aloe. 'Joanne akıllı bir kız ve senin anlattıklarını dinleyecektir. Mük de emin ol ki seni çok seviyor. Sen de onu ne kadar çok sevdiğini ona anlatırsan ve kontrolün dışında olan şeylerden dolayı sorumlu tutulduğunu hatırlatırsan, bence anlayış gösterecektir.'
- Bu kadar basit mi yani? [Ah bayılıyorum filme sonradan girip karmakarışık sahneleri küt diye çözebilen insanlara.]
- Elbette JC'ciğim. Kıskanmaması gereken birisini kıskanarak kendisini yıprattığını da söyle Mük'e. O kızı da hiç gözüm tutmamıştı zaten.

Ah bu son cümlesi beni bitirdi. Gülümseyip ufak bir çocukmuş gibi yanağını sıktım! Biliyorum, çok ukala bir adamım.

Hemen Mük'ü arıyorum.
- Mük, diyorum ama o beni dinlemiyor bile.
- Şu anda kız arkadaşımlayım, konuşamam. Onu da becermeni istemiyorum!
- Becermek çok kaba bir laf. Dediğim sırada telefon kapanıyor. Yanımızda oturan kadınla gözgöze geliyorum. Dehşet dolu bakışları ile bana bakıyor.

- Becerilen bendim bir kere, o değil! Diyorum.

Kadın hızla masadan kaçıp gidiyor.

Bu insanların nesi var?

Hiç yorum yok: