İnsanların bana uzun süre küs kalmasına dayanamıyorum. Neden herkesin barış içinde yaşaması varken surat asmalar, küskünlükler, dargınlıklar olsun ki bu hayatta?
AG sürtüğünden ve CJ kılıklısından bahsetmedikçe bu sözlere ben de katılıyorum. Bu iki yaratığa neden ısınamadığıma dair kafamı yormak istiyorum ama hayatta yapacak daha güzel şeyler var. Mesela Boyalı BB'ciğimin gönlünü almak. Mesela Mük'le birlikte şu deneysel kulübe tekrar gitmek. Mesela bir kafede oturup insanları izlemek. Mesela bir sete giderek oradaki aptal monologlara kulak vermek. Altını çiziyorum: Monolog.
Boyalı BB'ciğimin şeker asistanını görmek ve BB'nin nerelerde olduğunu öğrenmek üzere IK departmanımıza gidiyorum. Bu 'departman' lafına da bitiyorum! Altı üstü bir IK uzmanı ve onun asistanından oluşan masaya 'departman' demek, bana uçak tuvaletine 'hamam' demek gibi geliyor. Ya da bir tane yazar parçasından oluşan masadan 'kreatif grup' diye bahsetmek gibi geliyor. Anlatabiliyor muyum? Büyütmenin, parlatmanın manası yok. Kimse 'vay departmanları varmış' demiyor.
Ama tabii ki bu konumuz şu anda sesli bir şekilde dile getirilmiyor zira Boyalı BB'mizin şeker asistanı telefonda konuşuyor.
- Evet canım, ben de öyle dedim zaten. Hı hıı. Hı hıı. Tabii. Halbuki bunu anlaması lazım. Hı hııı. Hı hııı.
Hiç anlamadığım telefon konuşmalarına kulak vererek karşı taraftakinin ne söylediğini tahmin etmeye çalışmak çok hoşuma gidiyor. Fakat şu anda bu oyunu oynayamayacak kadar meşgulum. Boyalı BB operasyonumu tamamlamam gerekiyor.
Telefonda konuşan birisine bir şey sorup, o cümleyi algılamasını beklemek çok zordur. Ama ben şansımı deniyorum:
- BB nerede?
- (Fısıltıyla) Kuaförde. Diyor.
- Ne işi var ki kuaförde? Diye soruyorum.
- (Yine fısıltıyla) Akşama ödül töreni var. Diyor.
Bu akşam ödül töreni var ve ben bu eğlenceyi kaçırıyorum, öyle mi? Hemen el, telefon, numara çevirme ve Mük dörtgenini kuruyorum:
- Mük!
- Buyrun ben dünyanın en tatlı adamı JC'nin asistanı Mükemmel.
- Bu akşam ödül töreni varmış! Haberim var mıydı benim?
- Dünyanın en tatlı erkeği JC'ye hiç ödül töreninde yer olmaz mıymış?
- Olmaz mıymış?
- Dünyanın en tatlı erkeği, dünyanın en seksi kızları ile birlikte en önden ödül törenine katılıyor.
- Farkındaysan yalakalıkların hiç işe yaramıyor.
- Hiç önemli değil, ben dünyanın en tatl...
Suratına kapatıyorum telefonu.
Koluma biri dokunuyor.
- Sen BB'nin evli olduğunu bilmiyor muydun JC? Diye soruyor BB'nin şeker asistanı tatlı tatlı gülümseyerek.
- BB benim bekar olduğumu biliyor muydu ki? Diye rezil, rüsva, aptal, moronik, idiyotik, psikolastik bir cevap veriyorum ve ben bile utanıyorum.
Kızı sırıtırken orada bırakıp odadan çıkıyorum.
- AJ, oğlum akşama eğlence var. Diyorum kapıdan AJ'ye. İçeride toplantı halinde olduğunu nereden bilebilirdim.
Büyük Patron'un odasına gitmeye karar veriyorum. Madam De Le Patronaj'a öpücüğümü gönderip odaya dalıyorum:
- (Gözlerimi kapatarak içeriye girerken) Patron içeride yine şu terzin varsa çok güleceğim haaa. Diye bağırıyorum.
Gözümü açtığımda içeride geçenlerde Ron Jeremy'ye benzettiğim adam, Deniz Kızı Kerastes ve onun hemen yanında dumanlı kadrajı ile popo görünümlü gözlük çerçeveli Andy müsveddesini görüyorum. Hepsi şaşkın şaşkın bana bakıyor. Harika!
Andy'e zaten kıl oluyorum. Deniz Kızı Kerastes'in hangi dilde konuşursan konuş, yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle bana bakmasını ve Ron Jeremy'nin boşalma öncesi ifadesini takınarak 'bu toplantıyı bölen bir şey daha olursa buradan çekip gidiyorum' bakışlarını görmesem, gülecek-eğlenecek bir şey bulamamanın üzüntüsünü yaşayacaktım.
Harika! Bugün elimi nereye atsam rezil ediyorum.
Acaba gidip AG sürtüğünün poposuna mı koysam ellerimi? CJ kılıklısının suratına da koyabilirim.
Manyak mısız? Tabii ki aklımı o kadar yitirmedim!
15 Nisan 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder