Cumartesileri sakin olur. Sabahları.
Boyalı BB ile kahvaltıyı yaptıktan sonra 'haydi gel sana kahve ısmarlayayım' diyorum. Üzerine giyecek bir şey bulamadığı için dışarı çıkmak istemiyor zira üzerinde 'en gece' kıyafetleri var.
- İşbitiricin burada devreye giriyor. Diyerek onu alıp evime uğrayan her kadının bıraktığı kıyafetlerden oluşturduğum 'dişi gardrobu'na götürüyorum BB'yi. Merak etmeyin, hepsini yıkayıp, ütüleyip saklıyorum. Boyalı BB uzun süre eşyaları kurcalıyor. Birkaç pantolon deniyor ve sonunda yanıma gelip:
- JC, bunlar anca senin kızın olacak yaşta kızların giyebileceği şeyler. Diyor.
Oradan öyle bir gömlek, öyle bir pantolon çekip, saçlarını bir hareket ile öyle bir topluyorum ki, sadece ayağına geçirmesi gereken beyaz yürüyüş ayakkabıları kalıyor. Onu da salonda buluyorum. Üç dakika içerisinde karşımda bambaşka bir Boyalı BB var.
- Makyajını da yaptın mı tamamdır. Diyorum BB'ye ve onu şaşkın bakışları ile bırakıp Mük'ün yanına geçiyorum.
Madam De Le Patronaj'ın çantasından bir ruj çıkartıp, Mük'ü yan çevirip, poposuna 'biz BB ile kahve içmeye gittik' yazıyorum. Uzaktan bakıldığında İbranice bir ifade gibi algılanabilir ama Madam De Le Patronaj'ın yüzünde oluşacak ifadeyi göremeyeceğim için üzülüyorum bir süre.
Hani şu geçen gün Aloe Vera ile gittiğimiz sitedeki kafeye gidiyoruz. Aynı garson kız yanımıza geliyor ve tüm enerjisiyle 'Günaydıııın, ne içersiniz' diye soruyor.
Sanırım bir anda çocuk gibi oldum çünkü annesine beğendiği kızı göstermeye gelmiş yetişkinliğe adım atmaya başlamış bir çocuk gibi 'Bak BB, bu kız çok tatlı değil mi' diyorum. İfadem biraz fazla 'agucuk gugucuk' havasına bürünmüş herhalde ki BB'nin kaşları çatılıyor fakat kız enerjisinden hiçbir şey kaybetmiyor:
- İşte benim kızım. Diyorum kendi kendime. Sesli de söylemiş olabilirim.
Ondan sonra Boyalı BB ne anlattıysa bana... Hatırlamıyorum.
21 Haziran 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder