17 Haziran 2009 Çarşamba

büyük patronla diyaloglar

Büyük Patron çağırıyormuş. Madam De Le Patronaj'ın yanından geçerken 'ben bu parfümü bir yerden biliyorum ama...' diyerek odaya giriş yapıyorum.
İçeride yine terzisi var ve yine ölçü alıyor.

- Ooo JC. Gel. Diyor patron.
- Patron ben de bir pantolon diktirmek istiyorum. Diyorum.
- Jean dikmiyorlar. Diye kestirip atıyor patron. (Vaay demek, terziyle işbirliği yapıp beni bozma yarışması başladı.)
- Yaşlanmaya başladığım için tarzımı değiştirmeyi düşünüyorum patron.

Kestirip atmaya devam ediyor:
- Sen onu bunu bırak da, bu ajansta neler yapmamız gerektiği üzerine seninle bir konuşmak istiyorum. Diyor.
- Hazırım. Konuşalım. Diyorum.
- Akşam yemeği. Ritz. Sekiz buçukta. Siyah giyin. Diyor. (Aynen böyle, taksit taksit.)
- Neden şimdi konuşmuyoruz patron.... Derken ben kapı açılıyor ve içeriye Ron Jeremy geliyor. (Yani benim Ron Jeremy'e benzettiğim herif.)

Kapıdan çıkıyorum. Madam De Le Patronaj'ın yerinde olmadığını görüyorum. Masasına oturuyorum. Ekranda açık bırakılmış bir mail görüyorum. İçeriği şöyle: Beni terk edip bir karı ile birlikte mi olmaya başladın... diye başlayıp giden ve Madam De Le Patronaj'ın tüm kadınlığını yerle bir eden bir mail. Gördüğüme pişman olup yerimden kalkıyorum.

Odaya uğrayıp Mük'e sokaklarda başıboş bir şekilde gezeceğimi söylüyorum. Asansörde dokuzuncu kattaki kıza rastlıyorum. Tüm pişkinliğim ile:
- Ne zaman yemeğe çıkıyoruz. Diye soruyorum.
- Talimatlarımı bekle. Diyor.

Akşam yemeği için hazırlanmak üzere eve gidiyorum. Kapıda Aloe Vera ile karşılaşıyorum. Haydi gel sana kahve ısmarlayayım diyor. Sitenin kafesine gidiyoruz. Çok şeker bir garson kız bize ne içeceğimizi soruyor. 'Ben neden daha önce buraya gelip bu kızı görmedim ki' diye soruyorum Aloe'ye. 'Kapa çeneni de siparişini ver, kız seni duyuyor' diyor bana.

Aloe bana hayatında olup bitenleri anlatıp fikrimi sorarken benim gözüm garson kızın üstünden ayrılmıyor. Kız da bakışlarımı göğsünde yumuşatıp kahvemizi getiriyor.
- Siz hani şu Pazar sabahları yandaki markete gelip gazetelerin hepsini satın alan adam değil misiniz? Diye soruyor.

OHA!

Ben sanırım hapisten çıkıp hayatında ilk defa kadın görmüş bir erkek gibi kızın suratına odaklanıp kalmışken (belki de ağzım açılmıştır ve yan taraftan su akıyordur) kız kendi sorusunun cevabını almış gibi üzerine bir cümle daha kuruyor:
- O kadar gazeteyi bagaja koymaya çalışırken çok komik görünüyorsunuz. Diyerek tatlı tatlı gülmeye başlıyor!

OHA!

O sırada Aloe 'isterseniz ben kalkayım siz devam edin' diyor.

Kızdaki cesarete de hayran oldum, laf aramızda, hiçbir kafede bu kadar rahat garson kız görmemiştim.

Hiç yorum yok: