20 Haziran 2009 Cumartesi

cumartesi zor o

Cuma gecesinin ardından kendimi odama kilitleyerek uyumuşum. Sabah kalkar kalkmaz aşağı inip, Mük'ü bulup, uyandırıp, üzerine bir şeyler giydirip, omuzlarından sarsarak şunu soruyorum:
- Mük, Debi diye bir kız gelmişti bizim takıma. Diyorum.
- Evet JC? Diyor.
- O kıza aylardır rastlamadığımı şimdi fark ettim. N'oldu ona? Diyorum.
- Sabah sabah aklına gelen şey bu mu? Diyor gözlerini ovuşturarak.

Benim böyle bir huyum var. Bunu ilkokuldayken fark etmiştim. Törenlerde ciddi olmamız gerektiği sırada aklıma hep tuvalet yapmak gelirdi. Masum zihnimle bunun ardında bir anlam aramaz ve üstünde durmadan geçerdim. Fakat aynı hisler saatte 220 kilometre hızla giderken önümüze fırlayan kamyona çarptığımız sırada yanımdaki arkadaşıma ilk sorduğum soruyu duyduğunda tekrar gün yüzüne çıktı. Ona ilk olarak 'sana verdiğim The Godfather filmini geri almış mıydım senden?' sorusunu sorduğumda o zamanlar çok sevdiğim arkadaşım kanlar içindeyken gülme krizine tutulmuştu. Merak edenler varsa -kayıtlara göre- o kazada ölen ya da yaralanan olmadı ama arkadaşımın iddiasına göre ben akli dengemi o gün kaybetmiştim.

Debi'yi Boyalı BB alıp müşteri ilişkileri tarafına göndermiş meğerse. O AG sürtüğünün suratını görmemek için o bölüme hiç uğramadığımdan olsa gerek kıza da rastlayıp 'Aaa Debi, nerelerde çalışıyorsun sen, uzun zaman oldu görüşmeyeli' dedikten sonra iç geçirip, gözlerimi yere dikerek 'güzel günlerdi ama' demekten alıkoymuş oldu beni Mük.

- Haydi kalk, kahvaltı hazırlayalım. Diyorum Mük'e. Bir bakıyorum, Mük uyumuş.
Ben de gidip Boyalı BB'yi uyandırırım o zaman.

Hiç yorum yok: