10 Mayıs 2009 Pazar

house of love

Cuma akşamını evde geçirmek istiyordum. Eve girmeden önce sevgili komşum Aloe Vera'lara uğrayayım dedim. İçeri girdiğimde House Of Love çalıyordu. Ne kadar sevgi dolu bir ev burası derken yine Mik'in evde olmaması dikkatimi çekiyor.
Bir problem olup olmadığını sormamak için zor tuttum kendimi. Birlikte bir kahve içtikten sonra yalnızlığıma atlamak üzere eve geldim. 

Mük'ü evde, karşımda bulunca şaşırmam gayet doğal. Öyle değil mi?

- Gündüzleri evde yokken burayı otel olarak işletmiyorsun değil mi Mük? Diye soruyorum.
- İyi fikirmiş, yapayım. Diyor.

Paranoyam yüzünden temizlikçileri genelde haftasonu çağırırım eve fakat başlarında dikilirim. İki saat içinde tüm evi temizlemeyi beceremeyen temizlikçilere beceriksiz etiketi yapıştırıp gönderiyorum.
Öte yandan anahtarlarımın ne zaman klonlandığına dair bir fikrim yok.

- Senin için kaygılanıyorum JC. Bu yüzden anahtarının bir kopyasını yaptırdım. Diye cevap veriyor Mük. Ukala bir tavır var sanki sözlerinde.

Kabulleniyorum yalnızlığımı, dağınıklığımı ve tutarsızlığımı. Ayrıca Mük'ü hayatıma giren en problemsiz kadın olarak kabul ediyorum. 

- Bu akşam duvarlara bakıp durarak kendi yalnızlığımı kutlamayı planlıyordum Mük. Diye itiraf ediyorum.
- İşte bu yüzden buradayım. Haydi dökül. Diyor.

Bir saat kadar konuştuktan sonra rahatladığımı hissediyorum. Karşı tarafa ne kadar koz verdiğimi düşünmeksizin. Birlikte bir film izlemeye karar veriyoruz. Film bittikten sonra kapı çalıyor. Parti kıyafetleri ile Madam De Le Patronaj ve çetesi geliyor. Dışarı çıkmaya ikna ediyorlar beni ve kendimi parti gecelerinde buluyorum. 

Suni tenefüs.

İşe yarıyor. 

Önemli olan suni de olsa oksijenin varlığı değil mi? Hell yeah!

Hiç yorum yok: