Sanırım yaşlanıyorum ve bu işten sıkılmaya başlıyorum.
Şehrin en güzel yerinde, şehirden en azından bin mil uzaktaymışsınız gibi 'uzaklık' hissini yakalayabileceğiniz bu rüyanın içine atıyorum kendimi.
Kurumsal İlişkiler Direktörü benim kıçımı yaydığım bu saatlerde de çalışıyor. Acıyorum. Gece mekanlarında karşılaştığım stand kızlarına karşı da bir acıma hissi duyarım. Düşünsenize: Siz oraya eğlenmeye gelmişken, onlar iş için geliyorlar. Tamam, barmenler, şunlar, bunlar için de o sırada 'mesai saatleri' oluyor ama o kızlar sadece bu mekanda çalışmıyorlar ki. Belki de bir sonraki hafta hiçbir işleri olmadığı için boş boş geziniyor olacaklar.
Havuz kenarında, eline diz üstü bilgisayarını alıp kendisine 'yazar süsü' veren herif benim. Acaba Debi'nin bahsettiği şu 'laptop kullanan erkeklerden tahrik olan kızlar' bu havuzun çevresinde midir? Siz de fetiş dünyasının bile ne kadar niş bir hale geldiğini fark ediyor musunuz? Evet, bu cümleyi kitleler için reklamlar hazırlayan bir ajansta çalışan bir herifin ağzından duyuyorsunuz.
Karşıdaki kızlar, aralarında fiskoslaşıp beni gösteriyorlar. Öbür taraftaki adam bana ters ters bakıyor. Kurumsal İlişkiler Direktörü yanıma doğru geliyor. Üzerinde resmi bir takım elbise var.
- Of, havuz kenarında böyle bir kıyafet! Diyorum.
- Geceleri böyle gezmiyorum. Diyor.
- Hmm. Diyorum. 'Gece için randevu mu almam gerekiyor?'
- Otelimdeki müşterilere tacizde bulunma gibi bir fantezim var. Bunu uygulamayı düşünüyorum. Diyor.
- Oda numaram 696, diyorum.
- Biliyorum. O numarayı ben seçtim. Diyor.
Akşam öğrendiğim şeyler arasında, 1001'in gideceği ajans da vardı. Bir globalden, ötekine giden bir müşteri daha olduklarını öğrenmek için bunca seremoniye ne gerek vardı?
Bazı bilgileri size vermek için karşılığında çok fazla şey istiyorlar. Bazen böyle konuştuğum zaman çok ukala olduğumu düşünüyorum. Üzerine benim para vermem gerektiğini düşünürdünüz: Kurumsal İlişkiler Direktörü'nü görseydiniz yani.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder