Hayatı bir deney tüpü olarak görüyorum çoğu zaman. Bu bakış açısı bana şimdiye kadar çok şey kaybettirdi. Ama kazandırdıklarını, kaybettirdiklerinin yanına koyarsak... Aaa şey, elbette kazandırdıkları daha az olacak fakat, o pahada yüksek, boyutta küçük olan şeycikleri hiçbir şeyle değişmem.
Boyalı BB'nin odasına dalıyorum ve planımı aynen uyguluyorum. Masasında oturuyorken ayağa kaldırıp önce mengene gibi sarılıyorum ve yüzünü bana döndüğü sırada beni öpmek istediğini zannederek, senaryoda yazmayan bir şeyi yapıyorum: Öpüyorum BB'yi.
Buraya kadar her şey benim için normaldi fakat şu öpüşme meselesi. Deneyi biraz karıştıracak gibi. Ben içimden 'eyvah oğlum JC, şu dakikadan itibaren sıçmış bulunmaktasın, evli insanların hayatına burnunu sokman yeterliydi, dilini ve dudağını bu işin dışında tutabilirdin...' diye kulaklığımı iç sesimin olduğu jack'e takmışken...
- JC, evliliğimi bitirme kararı aldım. Diyor Boyalı BB bana, donuk bir ifadeyle.
Bir an, 'oh be' diyorum ama sonra 'ee peki, bitirdiyse, şu andan itibaren felaket derecede depresif veya mutluluk makyajı fazla kaçırılmış bir kozmetik yığını ile karşılaşmak da olası' şarkısını çalmaya başlıyor içimdeki DJ.
Bir üstteki paragrafımda çalan müzik, yüzeye çıkıp nefes alabildiğim son an imiş meğerse. Fak!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder