16 Temmuz 2009 Perşembe

balyaj

Bu sefer kapımda takım elbiseli kadın beliriyor.

- Merhaba JC. Diyor.
- (İçimden 'tanışıyor muyuz' cümlesi geçse de... Beyninden geçenle ağzından çıkan aynı olamıyor.) Shalom. Diyorum.
- Tanışalım artık. Ben Balyaj. Diyor.
- Yöneticigillerden misiniz? Diye soruyorum elimi uzatırken. O sırada aklıma şu uniform fetişleri geliyor. Eminim bundan hoşlananlar da vardır ajansta. Mesela şu CJ kılıklısının fantezilerini süslüyor olabilir. Bir reklam ajansında asla böyle bir çalışma arkadaşı olmayacağını düşünürken, hoop, 'trend' bir anda bu yöne kayıyor ve baammm!

Hiçbir şey söylemeden yüzüme bakıyor. Sonra:
- Bir şeyler düşünüyorsun galiba. Diyor. Ardından 'Aa gözlerin yeşil mi' sorusu geliyor.

Düşüncelere dalmıştım, evet, fakat şimdi hatunun kurduğu bu cümleler beni daha farklı düşüncelere atıyor. En basitinden, ajans içinde güneş gözlüğü ile gezmem gerektiğini düşünmeye başlıyorum mesela. Bir şeyler düşünürken bunu dışarıya çok fazla belli ettiğim fikrine sıklıkla kapılıyorum zaten.

- Meşgulsün galiba, ben sonra gelirim. Neyse memnun oldum. Diyerek odadan kaçıyor.

Saniyesinde Mük odaya giriyor ve:
- Yanlış mı duydum yoksa hatunun ismi gerçekten Balyaj mı? Diye soruyor.

Al işte, yeni bir düşünce silsilesi daha geliyor:
Neden kadınlar da, erkekler de 'hatun' derken bunu şahsına yönelttiğimiz kişilerin suratına söyleyemiyoruz. Mesela 'pişt hatun, bi bakar mısın' gibi bir cümle neden kurulamıyor insanlar arasında?

Ben en iyisi öğle yemeğine çıkayım. Dokuzuncu Kattaki Kız ile. Kafamı toplamayı beceriyor. Reader mı writer mı onu çözemedim ama henüz.

Aa size bu konuyu daha önce hiç anlatmamıştım değil mi? Yarın anlatırım. Şimdi Japon bahçeme geçiyorum.

Hiç yorum yok: