25 Mart 2009 Çarşamba

öğle yemeği

Dünyanın en zor işlerinden biridir isim bulmak. Bunu en çok bebek sahibi olan çiftler yaşar. Bebek yapan bir çift olma ihtimaliniz çok az çünkü onların okuduğu başka şeyler var ya da çoğu zaman bir şey okumaya fırsatları olmuyor. Biliyorum. Bu satırları okumayacak onlar.

- Sarışın, dalgalı saçlara sahip bir kızın adı ne olabilir, diye soruyorum Mük'e.
- Kedilerine 'kedi' ismini vermiş bir sürü insan var mesela. Neden Blondie olmasın?
- Hmm.
- 153 olsa?
- (Durup Mük'ün suratına bakıyorum ciddi bir halde. Güzel yakalıyor bu kız.) Ben o ismi daha çok AG'ye yakıştırıyorum ama ne olduğunu anlamaz. Eğitimi yetersiz. Reklamcılık kurslarından birine gitmiş sadece.
- AJ gelmeyecek miydi?
- Evet, yoldadır herhalde.

'Ne yolu' diye sormamasına sevindim. Ajansın alt katındaki lokantalardan birindeyiz. Bir esnaf lokantasındaki yemeklerin aynısı olmasına rağmen 'ambiyans' yapmış bir mekan. 'Reklamcılar pasajı lokantası'. Bu lafa da hastayım laf aramızda: Ambiyans. Ambulans demeyi beceremeyen bir ufaklığın kastetmeye çalıştığı şey ile hin olmaya çalışan iki kreatif zırtopozun uydurduğu 'bar isimleri' listesinden fırlamış bir kelime gibi.

AJ giriyor içeriye. 
- Nerede kaldın bu saate kadar?
- İkilemde. Diyor.
- Bunu ciddi mi söyledin yoksa dalga geçmeye mi çalışıyorsun? Diye soruyorum.
- Dalga geçer gibi bir halim mi var? Diye soruyu geri gönderiyor.
- Harika. İsim önerilerin hazırdır umarım. Diyorum.
- Mango nasıl? 
- (Aynı anda Mük ile gözlerimizi kısarak düşünüyoruz. Düşünürken insanlar neden gözlerini kısar böyle, merak ediyorum.) Hmmm.
- Balen?
- (Aynı anda Mük ile gözlerimizi kısarak düşünüyoruz. Düşünürken insanlar neden gözlerini kısar böyle, merak ediyorum. Dikkatim dağılıyor ama.) Hmmm.
- Kuki?
- (Aynı anda Mük ile gözlerimizi kısarak düşünüyoruz. Gözlerimizi kıstığımız zaman daha berrak düşüneceğimizi mi sanıyoruz acaba?) Hmmm.
- Kerastes?
- Aa ona benziyor aslında. Fakat bir tane deniz kızı kerastesimiz var. 
- Debora nasıl? Ya da Deborah? Diye soruyor Mük.
- Sen hala Blondie'de kaldın herhalde. Diyorum.

İsim bulmanın en kolay yollarından biri ürünle konuşmak ve onu gözlemlemektir ama o kadar fazla vaktimiz yok. Ayrıca ben, ürünü beş saniyeden fazla göremedim. BB tanıştırdığı sırada bir bahane uydurup oradan kaçmıştım. 

- Debi kalacak galiba kızın ismi. Ne dersin AJ?
- Bana uyar. Diyor.

Haydi şimdi Debi'yle bir görüşelim. Bu arada takım dedikleri sadece bir kişiyi almak mıydı? Başka kimse yok muydu Mük?
- Bir AD arıyorlar. Halen bulamadılar.
- Aloe'dan başka AD aramaya gerek var mı sence Mük? Diye soruyorum.
- Aloe kim? Diye soruyor AJ doğal olarak.
- Aloe Vera, diyorum.
- Bunu ciddi mi söyledin yoksa dalga mı geçiyorsun? Diye soruyor AJ bana.
- Dalga geçer gibi bir halim mi var? Diye soruyu geri gönderip, bir el hareketi yapıyorum. İki eli kullanmayı gerektiren bir hareket diyeyim.
- (Hareketi neden yaptığımı anlamıyor) Güzel isimmiş. Diyor.

İşbitiriciliğimi reklamcılıktan kaçmış bir kişiyi tekrar içeri çekmeye çalışarak kullanacağım şimdi. Kendi başıma iş çıkartmakta üstüme yok.

Hiç yorum yok: