16 Mart 2009 Pazartesi

ilişki mahkemeleri

İnsanlık ne kadar ilerlediğini zannederse zannetsin, hiçbir özelliğini değiştiremeyecek. Yani, bir kısmını değiştirebilir ama en basit şeyleri değiştiremeyecek. 'İlişki mahkemesi savcısı' özelliği gibi. Bunu kendiniz de görebilirsiniz. En basit örneği ise paparazzi'ler, jet-set'ler.

Pazartesi sendromuna ilaç gibi geliyorum. Ajansta herkes fiskos yapıp duruyor. Boyalı BB'nin ya hiçbir şeyden haberi yok ya da çok rol yapıyor veya gerçekten de hiç önem vermiyor.

- Neden bu kadar takılıyorsun JC? Diye soruyor Mük.
- Takıldığımı nereden çıkardın? Bana şu Roisin meselesini anlatsana sen.
- Konuyu değiştirme, özel hayatıma bulaşma.
- Aa bak Süperman geliyor! Deyip kaçıyorum.

Boyalı BB'nin yanına gitmeye karar veriyorum. Odasına girdiğim gibi asistanı 'haydi JC, toplantıya' diyor.
- Ne toplantısı?
- HH grup toplantısı.
- Öyle bir grup var mı?
- Yeni arkadaşlarla tanışacaksın JC. Kardeş kardeş oynayın. 

Bu toplantıyı AG kaltağı organize etmediyse ben de ne olayım. Bahis de açmadıysa kömür olayım: 'JC ile Boyalı BB arasında bir şey var mı, yok mu?'
Büyük Patron'dan sidik içen çocuğa kadar herkesin içeride olduğu bir toplantı odasına giriyorum. Toplantı odasına girerken Hymn of the Big Wheel çalmaya başlıyor beynimde.  Dum dum dum. AG pis pis sırıtarak bana bakıyor. Bir an, dalgınlıkla orta parmağımı gösteriyorum. Bundan bile tahrik oluyor! 
- AG'nin fotoğrafı erkekler tuvaletine nasıl girdi? Diye soruyorum ortaya.
- Ne? Gerçekten öyle bir şey mi var erkekler tuvaletinde? Hahahaha (Diye tepki veriyor Büyük Patron. Ajans, Büyük Patron'dan kokmaya başlarmış.)
- Ben koydum, AG'ciğim rica etti koymamı. Diyor CJ kılıklısı.
- Kızlar tuvaletine de seninkini koymamı ister misin JC? Diyor AG.
- Senin ismin keşke AQ olsaymış. Diyorum. [İyi dedin bakışları arıyorum odada. Sadece bir tane yakalıyorum. Kim olduğunu söyleyemem. Söylersem dedikodu olur.]

Boyalı BB toplantıyı başlatıyor. Hymn of the Big Wheel çalıyorum masanın altından. Cross üstü cross. AJ ile gözgöze geliyoruz.
- (Dudak kıpırtıları ile) Ne çalıyorsun? Diye soruyor karşımdan.
- Hymn of the Big Wheel diye sesli cevap veriyorum.
Birisinin konuştuğu sırada sesli bir şekilde böyle bir cümle kurarsan, iyi ki 'I Just Can't Stop Loving You'yu çalmıyormuşum diye şükredersin. 
- Yok bir şey BB'ciğim, sen devam et. Diyorum. 

Kalem kağıt çıkartıp kağıda AG'nin götüne yaptırması gereken dövmenin resmini çizip, imzaya açıyorum. Büyük Patron da dahil olmak üzere masadaki herkes imzalıyor. Büyük Patron başta olmak üzere Birleşmiş Milletler Barış Gücü için imza topladığımı zannedenlerin çoğunluğu oluşturduğunu düşünüyorum nedense. 

İmza attığı şeyin üzerinde ne yazdığını kimse okumuyor mu be?

Anlamını yitiren şeyler arasına 'imza' da girdi demek ki. Bana ne? 'Altına imzamı atarım' klişesini kullanan kıl yorumcular düşünsün. 

Hiç yorum yok: