15 Mart 2009 Pazar

cry baby cry

Cumartesi gecesi kanıma giren Roisin, tüm gece aklımdan çıkmadı. Davetteki Roisin'e benzeyen kızları bulma oyunu bile oynadım Mük'le. Hatta bir tanesi Mük'ü çok sevdi ve tüm gece bırakmadı. 

Uykuya dalmadan önce de bol bol Roisin dinleyince rüyamda Roisin'le yeşillikler arasında, yavaş çekimde birbirine koşan 'romantik çift' sahnesi çekip durduk bol bol. Tam birbirimize kavuşacağımız sırada yanımda biri dürtüp durdu ve gece boyunca uyanıp durdum. Nerede uyuduğuma dair bir fikrim yoktu o anların sonuncusuna kadar. Kutu gibi bir rezidans dairesinde olduğumuzu hatırlıyorum. Mük'ü de arada bir görüyordum sanki ama bu partinin nerede devam ettiğine dair bir fikrim yoktu.

Mük'le takılmanın en sevmediğim yanı bu. Nasıl olsa Mükemmel Asistanım yanımda diyerek tüm kontrolleri devre dışı bırakıyorum ve böyle oluyor. Kontrolümü kaybetmeyi sevmiyorum.

Ha bir de Madam De Le Patronaj'ın kulağıma eğilip 'BB ile aranda neler var, söyle bakayım bana' diyen çapkın ses tonunu duyduğumu hatırlıyorum. 'Rahat bırakın bizi' diye bağırdığım için eşcinsel dedikodularını bertaraf etmiş oluyorum sanırım ama daha kirli bir yola giriyorum galiba.
En iyisi susmak ve susturmak. Beni öpmek için uzanan her kıza izin veriyorum. Sanırım Mük haricinde odada kaç tane kız varsa hepsi beni 'deneyselleştirdi'.

Sabah gözümü açtığımda karşımda medyacı olduğunu düşündüğüm bir-iki kız gördüm. Günaydın dedim. Mük nerede diye sordum, arkamda bir yeri işaret ettiler. Roisin'e benzeyen kız ile birbirine sarılmış halde uyuyorlardı. O kadar tatlı uyuyordu ki, uyandırmaya kıyamadım. Madam De Le Patronaj'ı uyandırıp 'hadi gidelim' dedim. 

Yaptığın her ilanda 'drink responsibly' yazıyorsun ama sen ne yapıyorsun? Sana söylüyorum reklam sektörü.

Hiç yorum yok: