Joanne'leydik dün akşam. Bu konuları onunla da konuşmuştuk. Sevdiği işle uğraşan kaç kişi var, sevdiği kişi ile birlikte olan kaç kişi var diye bir anket yapma önerisinde bulunmuştum.
İkisinin de ucu son derece açıkmış. Öyle dedi Joanne. İnsanın sevdiği bir tane iş olabilir mi? Bence olamaz çünkü insanoğlu doyumsuzdur ve ondan uzakta olan her iş tatlı görünür gözüne. Porno yıldızlarını alın örnek olarak. Şu bina içerisinde bu işi yapmak istediğini söyleyecek bin beş yüz kadın ve erkek bulabilirim -sonuçların ağırlıklı olarak erkek olacağını da biliyorum, kadınlar istese de söyleyemez- fakat bu işin içine girseler daha ilk boşalma sahnesine gelemeden 'bu nasıl bir iş ya' diyerek giderler ve sıkı birer porno karşıtı olurlar! İzlenmeyeceğini bildiğin -ya da tahmin ettiğin- 'home video'lara benzemez bu iş. Daha yanındaki pisuara bir adam işemeye geldiğinde çişinin sesi kesiliyor, aynı şeyi başka insanların yanında nasıl dik tutacağını düşündün mü hiç evlat? [CD'nin odasına uğrayıp bir güzel küfredeyim diyorum.]
Sevdiği kişi ile birlikte olma meselesi de karmaşık. Aslında karmaşık değil de bunu karıştıran iki cinsiyet var hayatta. 'Kadınlar karmaşık yaratıklar' dendiğinde gülmüyorum artık çünkü 'eğitim şart' cümlesi kadar sık kullanılmasına rağmen içinde hiçbir anlam, açıklama ve aksiyon planı taşımayan bir cümle haline geldi bu da. Neyse burada ilişkiler alemini deşmeye başlamayayım şimdi.
Neyse Starbucks'ta bir koltuğa yığılmış insanları izliyorum. Sonra canım sıkılıyor ve ajansa geçmeye karar veriyorum. Yürüyerek ilerlerken yanımdan geçip giden insanların konuşmalarını yakalayarak 'hype' bulmaya çalışıyorum. Asansörlerin önüne geldiğimde yine insanlara bakıp 'sevdiği iş' izleri aramaya çalışıyorum. Belki de insanlar işlerini sevdiğini göstermek istemiyordur. Hani şu 'sevdiği insanı belli etmemeye çalışırmış gibi yapmak' benzeri bir davranıştır.
Mük'e günaydın deyip içeriye geçiyorum.
- İşini seviyor musun? Diye soruyorum Mük'e içeriden.
- Karmaşık bir durum. Diyor.
- Tamam, anladım tatlım. Diyorum ve susuyorum.
Kapıda Boyalı BB ve bir sarışın kız beliriyor.
- Günaydın JC'ciğim. Diyor BB.
- BB'ciğim, bebeğim. Asıl senin günün aydın olsun! Diyorum.
- Sana yeni arkadaşımızı tanıştıracağım, diyor ve yanındaki sarışını bana paslıyor: 'Menekşe, bahsettiğimiz JC bu işte' diyor.
- Menekşe mi? Diye soruyorum. [Dalga geçiyorsunuzdur eminim! Eskort ajansı mıyız biz? Bu kıza hemen yeni bir isim çalışması yapmamız lazım AJ'le.]
- Evet, merhaba JC Bey. Diyor.
- Bana lütfen JC de ya da bana JC de lütfen. Diyorum.
Görevin Jim, eğer kabul edersen ve iyileştiysen, HH'ı derleyip toparlayacak ve yarınlara güvenle taşıyacak takımı oluşturan elementleri ajansın bıraktığı ham halden çıkartıp, bir heykeltıraş hassasiyeti ile derleyip toparlamak. Yalnız Menekşe isminden emin değilim. Gerçekten.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder