Yanımda doğal olarak AG sürtüğü oturuyor ve elindeki şeyleri benim kucağıma bırakıyor. Neden bu kadar sıkışık bir şekilde oturduğumuzu ve ajansın bu tip durumlar için bir limuzin almadığını düşünürken ben CD dünyanın en büyük reklamcılık vaazlarından birini vermeye başlıyor. Tabii ki sidik içen çocuğa yetiyor lafları. Canım sıkıldığı için Miranda'yla uğraşmaya başlıyorum:
- Saçlarının kıvırcıklığı doğal mı?
- Hı hı.
- Kulakların doğal mı?
- Hı hı.
- Peki ya gözlerin lensli mi?
- Hı hı.
AG sürtüğü gıcık kapmaya başlıyor bu duruma. Beni susturmak için elini kullanıyor.
Çığlık atıyorum arabanın içinde.
Çığlık atıyorum arabanın içinde.
- AG! Ellerini görebileceğim bir yerde tut!
- Böyle bağırdığın zaman ne kadar baştan çıkarıcı olduğunu bir bilsen... Ah çok fena tahrik oldum.
- Biz nereye gidiyoruz?
- Toplantıya.
- Hangi müşteri bu?
- Biliyor musun şu anda beni sırılsıklam ediyorsun.
- Senin ağzını da sırılsıklam ederim şimdi!
- Lütfen sus JC. Aaah. Oyyh.
- Şu arabayı sağa çeker misiniz? İnmek istiyorum.
- Sizin neyiniz var kuzum?
- CD, bir de sen başlama, yeterince azap içindeyim burada zaten.
- Ne dedim ben evlat?
- Şşt sen! Sidik içen çocuk! JC'nin ön tarafını elleyip baksana. Eminim taş gibidir.
[Biri kafama balyoz indirsin ve beni bayıltsın lütfen!]
- Şşt hey, aklından bile geçirme! Sana da söylüyorum! Ellerin görebileceğim bir yerde olsun!
- JC yeter artık, beni baştan çıkartma daha fazla. Toplantıya gireceğiz.
- CD! Benim adıma bir istifa mektubu yazmanı istiyorum. Sanat falan yapmana da gerek yok. Arzuhalci gibi dümdüz yaz.
- Çok kırıcısın JC.
- JC Bey, ben...
- Bana JC de lütfen ya da bana lütfen JC de.
- JC ben...
- Lütfen şu yanımdaki kadını öldür. Söz veriyorum sana içeride çok iyi bakacağım. Çok iyi avukat tanıdıklarım var.
- JC yeter.
Tam araba durduğu anda AG'nin pis iniltilerini duyuyorum ve daha fazlasına şahit olmamak için kendimi arabanın dışına atıyorum. Önce kulaklarımı yıkamaya gidiyorum, sonra bir taksiye atlayıp ajansa dönüyorum. Daha ilk adımdan yanlış giden bir öğleden sonrası.
- JC Bey de gelmeyecek miydi? Diye soruyorlar toplantıdakiler.
- Acilen ajansa dönmesi gerekti. Diye cevap veriliyor onlara.
Ajansa döndüklerinde sidik içen çocuğun algılarını düzeltmem gerekecek. Aksi taktirde beni bir gay zannediyor olabilir, AG ile aramda bir şey olduğunu düşünüyor olabilir. Hey! Siz de! Aklınızdan bile geçirmeyin, çok fena yaparım sizi!
Mük'ün beni götürdüğü deneysel kulübe gitmem lazım sanırım. En kısa sürede.
- Mük, yine gidelim. Hem de bu akşam. Hemen. Şimdi.
Boşuna Mük demiyorum ona. Neyden bahsettiğimi hemen anlıyor. Ya da blogumu çok iyi okuyor. Veya beni her daim çok iyi takip ediyor. Üçünden biri işte. Ne fark eder!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder