- Mük.
- JC?
- Debi'ye de sen anlatırsın. Ben Büyük Patron'a gidiyorum.
- Harikasın.
Büyük Patron'un odasına girdiğimde yine terzisi orada. Artık merak ediyorum:
- Patron, bu giyime olan merakın nereden geliyor?
- Ooo JC. Geç otur şöyle anlatayım sana.
- Dinlemedeyim. (Önümdeki sehpada bulduğum dergileri kurcalamaya başlıyorum)
- Bizim zamanımızda giyim çok önemliydi. Reklamcının iyi giyineni...
Şu dergilere kim bakıyor? Bence bekleme odaları olmasa dünyada dergi satışları yüzde seksen oranında azalırdı. Bazen bu dergicilik bekleme odalarından çıkmış olsa gerek diye düşünüyorum. Hani porno filmler öncesi, canlı bir şekilde peep'cilik yaparak insanları seyreden kişiler kendilerini suçlu hissetmesin diye görüntüleri kaydedererek insanlara sunarak 'porno sektörü' diye bir şeyin ortaya çıkması gibi. Hayatının büyük bir bölümünü bekleme odalarında geçiren bir adamın 'burada bekleyen insanlar şu kalın kitapları okumaya çalışmasın, daha basit, kısa bir şeyler vereyim onlara' diye düşünürken ortaya çıkmış gibi geliyor bana. Neyse.
Joanne'le tanışmamız da böyle olmuştu. Patron yine bir şeyler anlatıyordu ve ben masadaki dergileri kurcalayıp duruyordum. Hani şu etkinlik fotoğraflarının olduğu, 'cemiyet hayatı' dedikleri pozlardan birinde bir fotoğraf görmüştüm. Yedi sekiz tane kadının en pahalı elbiseleri ile katıldığı bir etkinlikte çekilmiş bir fotoğraftı. İçinde Joanne olmasa, bakarken 'en azından iki yüz bin dolarlık kıyafet ve kuaför harcaması görüyorum bu fotoğrafta' diyebileceğim bir fotoğraf idi. Patronun eski karılarından birini de yan sayfadaki fotoğrafta görünce, eski yengemize bu kadının kim olduğunu sormuştum. O da imalı bir şekilde 'çok mu beğendin JC' diye sormuştu. Sonrası da işte, tanıştırılmaca, yüz yüze gelmece sonrasında sözü ve müziği aşkın alıp götürmesi.
- Şu dergileri çok seviyorsan al yanında götür. Diyor patron dinlemediğimi fark edince.
- Benim giyimimi nasıl buluyorsun Patron? Diye sorarak kıvırmaya çalışıyorum.
- (Ciddileşiyor yüzü, beni inceliyor. Kıvırmak da ne kelime, sayfayı çevirdim resmen) Bence iyi. Modaya uygun. Bir çizgin var.
- Teşekkür ederim. Diyerek odadan çıkıyorum. Terzi ile gözgöze gelerek. 'Bant üretimi modanın esiri pislik' bakışı ile bakıyor bana.
Çok konuştum. İşleri kontrol etmeyi unuttum.
