Mük soruyor:
- Nasıl geçti?
JC cevaplıyor:
- Hafif yaralarla atlattım.
Dünkü mevzumuzdan bahsediyoruz. Gece 2 saat boyunca karşımda ilkokul arkadaşım olan, büyük bir firmanın başında Türk medya sektöründen geçen paranın yüzde bilmem kaçını harcayan şirkette, bu harcama kararını veren kadın, kocasından ayrıldığı için onunla dalga geçtiğimi ve aslında daha da derine inersek, tüm insanlar bir baltaya sap, bir evliliğe tuğla olmakla uğraşırken neden ilkokul arkadaşı bu salak çocuğun her şeyi hafife alarak yalanlar dünyasında yaşamaya çalıştığını anlamaya çalışıyor.
Bu konuşmaya şahit olan tip de kesin şöyle düşünüyordu: (Evet, öyle bir tip oldu. Rakip ajanstan.)
- Bu işleri demek bu şekilde elde tutuyorlar. Karıyı memnun et, akşam yemeklerinde işi bağla. Güzel iş valla. Bir de 'etek satar' diyorlardı. Demek ki 'etek alır' aynı zamanda. (Bu kadar sofistike düşüncelerle anlatabileceğini sanmam. Hani şu modern Türk edebiyatı okuyup da, onlara hayran kalan salak tiplerden. Köşe yazarı hayranları.)
Üstümde neyse ki ses kayıt cihazı taşımıyordum çünkü konuşmaları videoya almamak için kendimi zor tuttum. Yoksa çaktırmadan almış da olabilirim. Bilmiyorum. Önemli mi?

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder