Cebimi bisküvi doldurarak toplantının yapılacağı salona gidiyorum. Neyse ki Türkiye'den gelen sadece biz varmışız yoksa bizim beceriksizler Fransız kızlarına asılmayı beceremeyip, benim yanımdaki fıstığa asılmayı tercih ederlerdi.
- Çok gerginsin JC. Rahatla biraz. Diyor Mük.
- Fransız topraklarında yaz modumu sergilememi bekleme benden Mük. Bekleme benden.
Salondaki kahveleri alıp cebimdeki bisküvilerimle sabah kahvaltımı yapıyorum.
- Güne hazırım.
Abuk sabuk görüşmeler, konuşmalar. Halen burada ne işimiz olduğunu anlamış değilim. Yeni bir yarışma mı? Yeni bir festival mi? Yoksa ajansı mı satıyoruz? Ciddi bir şey olsaydı beni göndermezlerdi diye düşünerek arkama yaslanıyorum.
Peki ya kendimi rezil etmem için gönderildiysem buraya?
Neden olmasın.
Ah politika!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder