12 Eylül 2009 Cumartesi

dizimiz

Bir prodüktör beni arıyor:
- JC Bey. Sizinle görüşmemiz gerekiyor.
- Neden?
- Çünkü bir diziniz varmış.
- Yanılıyorsunuz. İki tane var. (Soğuk esprilerime bayılıyorum!)
- Daha da iyi. (Anlamadı salak!)
- Ne zaman görüşürüz?
- Bu akşama ne dersiniz?
- Harika. Neresi?
- Ofisimde.

Hiç tahmin etmiyordum ama eski filmlerde tasvir edilen dedektiflik bürosu benzeri bir ofiste ağırlıyor AJ'le beni. Neden böyle bir dekor se çtiğini sorgulamıyorum ama o çizgili takım elbiseyi ciddi biçimde sorgulamak gerekir. (Doğru cevap: B- Movie, ganster style 1974)

Sanırım bu adam yeterince şişmandı ve işsiz kalmıştı. Dedektiflik bürosunun bu ülkede tutmayacağını düşünüp 'yapımcılık' işine dadandı. Şimdiye kadar bir iki televizyon filmi yapmış. Gelecekteki karısı ile de tanıştım sanırım: Resepsiyondaki sarışın.

Çıkışta onun da pek müstakbel olmadığını anlıyorum. Güya bize çaktırmadan kızın poposunu okşuyor.

Oradan ayrılıp Starbucks'a atıyoruz kendimizi. AJ ile ümitsizliğe kapılmak üzereyiz:
- Belki de o diziyi, rafta bırakmak daha iyi olacak. Diyor AJ. Ki ümitsizliğe kapılacak son kişi olacağını düşünürdüm.
- (Ben ise bambaşka dünyalara giriyorum) AJ, farkında mısın, şu anda yan masadaki kızlar bir üçlü için birbirleriyle pazarlık ediyorlar. Diyorum.

Bazen ben de bu projeyi rafa kaldırmamız gerektiğini düşünüyorum. Ama çaktırmıyorum.
Pes etmek yok.

Hiç yorum yok: