Sitenin oradaki taksi durağının önüne geldiğimde duruyorum. Arabadan inip, durağa doğru ilerliyorum. Durak sahibi adam beni tanıyıp 'vay JC abi naber' diye soruyor.
İsmimin bu tip alaturka cümlelerde çok komik göründüğünün ben de farkındayım ama ne yapalım: Adım JC.
Bizim Haydar vardı bir zamanlar. Arabeskleştirme uzmanıydı. Tüm strateji, tüm planlar ve ürünler hazırlandıktan sonra Haydar için özel bir toplantı yapılırdı. Haydar tüm planları gözden geçirir, senaryoda bir iki dokunuş yapardı ve iş Türk pazarı için hazır hale gelirdi. Sonra cesareti yerine geldi ve kendisine bir ajans kurdu. Ne stratejik planlama departmanı vardı, ne de Amerika görmüş kreatifler. Adam çatır çatır yıllarca piyasanın büyük oyuncuları arasında yer aldı.
Topuklu ayakkabı giyer ve ayakkabısının arkasına basardı. Reklamcılar Nişantaşı'nda gezerken o Eminönü, Bayrampaşa demeden her mahalleye girip çıkardı ve taksicilerle, esnafla muhabbet halindeydi. zaten o yüzden ona 'arabeskleştirme uzmanı' derdik. O zamanlar tıfıl bir reklamcıyken bu adamın ne yaptığını tam olarak anlamıyordum ama son yıllarda gayet iyi anlamıştım. Şimdi anlamam herhangi bir şeyi değiştirmez zira sanırım reklamcılığın o kısımlarından uzaklaştım.
Taksicilerle muhabbet ederken, canım taksicilik yapmak istiyor. Akşamları bir iki tura çıkmayı öneriyorum onlara. Tembel taksicilerden bir tanesi kabul ediyor. 'Abi, akşam birkaç saat dene istersen, gör ebeninkini' diyor bana.
Karşılaşacağım tipleri merak ederek duraktan ayrılıyorum. Halbuki bu işleri kreatiflerin yapması lazım. Ben reklamcılıktan elini eteğini çekmek üzere olan bir tipim halbuki.
