24 Ağustos 2009 Pazartesi

ajans halleri

Mük'ün yanına geldiğimde Madam De Le Patronaj'ı bizim bölmede görüyorum.
- Madam, diyorum. Nasılsınız?
- İyiyim JC sen? Diye cevaplıyor. Olabildiğince sıradan. Olabildiğince Türkçe.

İçeride Boogie karşılıyor beni. Kanepeye oturmuş, dalgın dalgın bakınıyor.
- Naber Boogie? Diye soruyorum. Cevap gelmeyeceğni bilerek.
Kafa sallayarak geçiştiriyor.

Şimdiye kadar bir kere bile Türkçe konuştuğunu duymamış olsam bu çocuğun Türkçeyi bilmediği için hiç konuşmadığını düşüneceğim. Dilsiz olduğu aklıma bile gelmeyecek çünkü ben pozitif bir insanım.

Hiç yorum yok: