31 Ağustos 2009 Pazartesi

kızlar erkekler

Mük'le çıkıyoruz akşam. Mük'ün taliplisi daha fazla. Ben zaten kızların erkeklere talipli olmadığını görmedim bu şehirde. Halbuki içten içe hepsi birilerine talipli ama o talebi göstermekten korkuyorlar. Haklılar mı, haksızlar mı umrumda değil.
- Sence psikoloğa gitmem gerekir mi Mük? Diye soruyorum.
- Bence gerek yok. Gayet normalsin. Diyor.
- Gayet teşekkür ederim. Diyorum.

Geceyi Mük'e asılan heriflerin kalabalığı ve o herifleri tavlamak üzere Mük'e ilgi duyan kızların benden rahatsızlığı ile noktalıyoruz. Hakkını yemeyeyim, kızlardan biri cidden benim için gelmişti ama... Gönlüm başkalarındaydı be güzelim... Kusura bakma, belki ilerleyen yaşlarda.

29 Ağustos 2009 Cumartesi

idol - baby doll

İdolün kim?
Yan masada konuşan orta yaşlı ve genç iki kadının sohbetinden benim masama kadar ulaşan soru cümlesi.

Kim benim idolüm? Billy Idol'dı bir zamanlar. Çabuk atlattım. Sonra yerine yenilerini koyup koyup çıkarttım. Netice itibariyle, evet benim de idollerim olmuştu bir zamanlar.

Artık idollerim kişilerden oluşmuyor. Duygu durumları için idoller olması gerekiyor. Buna da idol denmez zaten. Kelime karşılığını bana verin, size dünyaları vereyim.

28 Ağustos 2009 Cuma

porno ve reklam (bu konuya tekrar tekrar değineceğiz)

Dün gece AJ ile yeni bir kampanya fikri üzerine çalışırken bir teori attık ortaya: Bir ülkenin porno sektörü ne kadar ileriyse, reklam sektörü de o kadar ileridir.

Üzerinde çalışmamız gerekiyor.

27 Ağustos 2009 Perşembe

(yanlış) mesajınız var

Son zamanlarda kendime yeni bir eğlence geliştirdim: Yanlış insanlara, yanlış mesajlar atmak ve bunu bilerek yapmak. Mesela rakip ajanstaki insalara 'yarınki bilmem ne sunumu için saat değişti, haberin olsun saat 15.30' diye mesaj atıyorum. Karşı taraf çok büyük bir haber almış gibi seviniyor.
Benzer bir örnek, Boyalı BB'ye mesaj atıyorum: 'Dün gece o kadar ateşliydin ki, seninle tekrar buluşmak istiyorum.'
Büyük Patron'a attıklarım en acımasızı oluyor: 'Büyük Patron kocan diye seninle aramda geçenleri bilmek zorunda değil.'

Biliyorum. Çok zevkli.
Bana gelen yanlış mesajları birisinin kasten attığını düşünerek 'bu kişi neden ben olmayayım' düşüncesi ile başladı her şey.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

takım elbiseler

Ajanstaki takım elbiseli sayısı her geçen gün artıyor galiba. Ya da içeridekiler de takım elbise giymeye başlıyor. Kızların aptal ve beyaz kovboy çizmeleri giymeye başladığı günlerle karşılaştırılırsa -ki bu günleri henüz görmedik- yine de iyi sayılır. En azından hangisi kreatif, hangisi müşteri tarafı, hangisi yönetici belli olmuyor. Nasıl olsa bu binaya bomba düşse, hepimiz birlikte öleceğiz.
Yine de AG'den sonra ölmeyi tercih ediyorum.

25 Ağustos 2009 Salı

vanilyalı pozitif parfüm

Pozitif demişken Boyalı BB'yi de çoktandır görmüyordum. Görüşmediğimiz dönemde ikinci evliliğini bile yapmış olabilir.
Odasına gidiyorum. Şeker asistanı karşılıyor beni:
- JC, güzel yanmışsın. Diyor.
- Yanarken görseydin bir de. Diyorum.

Anlaşılmaz diyaloglar yaşıyorum. Farkındayım. O da anlamıyor zaten. Ya da kendine göre bir anlam çıkartıyor. Bilmiyorum.

Boyalı BB beni sarılarak karşılıyor. Yine beyaz takımlar giymiş, yine beyaz ayakkabıları var. Yine saçları dalgalı ve sapsarı. Parfümü de vanilyalı sanki. Hafif.

Tüm ayrıntılarıyla tatili anlatıyorum ona. Beni can kulağı ile dinliyor. Hiç merak etmeyeceğini düşündüğüm ayrıntıları bile merak ediyor ve soruyor. Cevaplıyorum ve anlatmaya devam ediyorum.

Konuşmamızın sonunda, benim ciddi bir psikolog gözetiminde terapiye başlamam gerektiğini söylüyor.
- Ama seni yine de seviyorum JC. Psikoloğa gitmek kötü bir şey değil. Diye ekliyor.
- Biliyorum. Diyorum hiç bozulmadan.

Neden bozulacağım ki?

24 Ağustos 2009 Pazartesi

ajans halleri

Mük'ün yanına geldiğimde Madam De Le Patronaj'ı bizim bölmede görüyorum.
- Madam, diyorum. Nasılsınız?
- İyiyim JC sen? Diye cevaplıyor. Olabildiğince sıradan. Olabildiğince Türkçe.

İçeride Boogie karşılıyor beni. Kanepeye oturmuş, dalgın dalgın bakınıyor.
- Naber Boogie? Diye soruyorum. Cevap gelmeyeceğni bilerek.
Kafa sallayarak geçiştiriyor.

Şimdiye kadar bir kere bile Türkçe konuştuğunu duymamış olsam bu çocuğun Türkçeyi bilmediği için hiç konuşmadığını düşüneceğim. Dilsiz olduğu aklıma bile gelmeyecek çünkü ben pozitif bir insanım.

21 Ağustos 2009 Cuma

taş - balta - makas

Kendimi bir toplantının ortasında buluyorum. Etrafımda takım elbiseli adamlar ve kadınlar var. AJ uzun saçları ile bu gruptan tamamen ayrıymış gibi duruyor. Ben de herkes ciddi bir şekilde elini çenesinde tutmuş toplantıya katılım gösterirken, benim grup içerisindeki kızlardan bir tanesinin yüzünün en ince ayrıntısına kadar inceleyerek ayrılıyorum.
- Öyle değil mi JC Bey? sorusu geldiğinde.
- Ne diyorsanız iki mislini veriyorum. Diye cevap vererek de bunu ispat ediyorum.

Toplantı çıkışında ajansa yeni gelen takım elbiseli adamlardan bir tanesine:
- Burasının bir reklam ajansı olduğunu bazen unutuyorlar galiba. Diyorum.

Meğersem herif müşteri tarafındanmış. Asansöre binip gittiğinde anlıyorum. Tüh.

20 Ağustos 2009 Perşembe

-

Bazen bu blogu boşuna yazdığımı düşünüyorum.

18 Ağustos 2009 Salı

i bey

Dün AG ile uğraşınca aklıma geldi. Bu karı benden intikam alıyor. İ Bey adlı eski art direktörlerden bir adamım vardı bir zamanlar. Hani şu kendi ajansını kurmak için kart olmayı beklemiş olan adam. Daha önce adı geçmişti, hatırlayan bilir. Hatırlamayan zaten her şeyi götüyle okuduğu için hiçbir şeyi hatırlamaz. Bu ikinci grup çoğunlukta olduğu için dünya bir türlü ileri gitmiyor, olduğu yerde sayıyor. Aynı zamanda bu ikinci grubun bu kadar fazla olması medya patronlarının işine geliyor çünkü onlar sayesinde her gün gazeteler çıkmaya devam ediyor. Elbette onları tencere ve tava vererek mutlu edecekler.

Neyse, ben bu AG sürtüğünü İ Bey'in isminden dolayı aylarca yemiştim. eBay'i müşteri olarak alacağımızı zannederek aylarca sevindirik olmuştu. Gerizekalı karı.
Şimdi de aklınca benden intikam alıyor.

15 Ağustos 2009 Cumartesi

pro

Ben yokken ajansta bir şeyler yapılmış. AG Sürtüğünün ağzından bir şeyler almaya çalışıyorum ama en fazla ağzının suyu alınır o karının. Onu da ben almayayım, başkaları alsın.
'Sana bunları söyleyeceğimi nasıl düşündün JC?' diye soruyor.
Düşünmedim gerizekalı. Profesyonelliğin gereklerini yerine getirdiğimizi düşünüyordum ama anlaşılan farklı profesyonelliklerde çalışıyoruz. Ben profesyonel bir iş bitiriciyim, o ise profesyonel bir kaltak.

14 Ağustos 2009 Cuma

sirkülasyon

Hani şu garsonuna bayıldığım kafeye uğradım akşam. O kız işten ayrılmış. Benim için de artık o kafeye gitmenin bir anlamı kalmadı.
Kendime yeni kafeler bulmam lazım.

13 Ağustos 2009 Perşembe

şehir hayatı - tatil hayatı

Şehir hayatına alışmış insanlar tatile gittikleri zaman aslında saçmalıyorlar. Onlara göre tatil daha yola çıktıkları anda başlıyor ama işin aslı böyle değil.
Tatil, denize girdiğinde 'ben tatildeyim' cümlesini kafandan attığı anda başlar.

İşte bu da tatilde bulduğum ifadelerden biriydi. Artık şehir hayatında olduğumuza göre... Önemsiz şeyler bunlar.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Tatilden güzel anılarla dönüyorum. Anlatacak mıyım size? Hayır. Belki, yeri ve zamanı gelirse tatilde edindiğim gözlemlerden size birer kuple sunabilirim ama ham hali her zaman içimde olacak.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

başlıksız

Bu kızlarla gezmek zevkliymiş. Daha önce gittikleri gizli koylara götürüyorlar bizi. 'Buralara nasıl geldiniz' diye soruyorum. Motorsikletle gelmişler daha önce.

'Burada kamp yapalım' demek yeterli oluyor. Hemen çadırlar kuruluyor ve konaklıyoruz. Harika.

4 Ağustos 2009 Salı

el ele

Öğle saatlerinde, mola verdiğimiz sahil kasabasında bir çift gördüm. Kız, erkek arkadaşını elinden tutmuş 'taşıyordu'. Erkeği köpeğe benzettim, kızın olunu da ipe: Erkek arkadaşını köpek gibi tasmasından tutup gezdiriyormuş gibi görünüyordu.
- Cezanızı vermesin sizin. Dedim..

Gözlemimi kızlarla paylaştım. Çok beğendiler. Ben de onların beğenme şekillerini beğendim.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

kapsama alanı

HH'ın bir ilanını görüyorum yan masada gazete okuyan herifin elindeki gazetede.
AJ'i aramaya karar veriyorum:
- Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Diyor.

Mük'ün telefonu çalıyor o sırada. Kapsama alanının dışında olması gereken kişiler biziz halbuki. Geçen geceki kız arıyormuş. Mekan değiştireceksek, bizimle gelebilirler miymiş.

İlginç bir deneyim olabilir. Road trip tadında.
- Gelsinler. Diyorum.

Yarım saat sonra iki seksi kız yanımıza geliyorlar.
30 yaş üstü hatunlardan oluşan French Maid Army'nin canı cehenneme. Bu kızlar mis gibi, gencecik ve çılgın.

2 Ağustos 2009 Pazar

gizli cennetler

Gizli cennetler keşfetmek için sadece dolaşmak yetiyor. Haa bir de belki Jeep'in faydası olabilir. Z3'ü buralara soktuğumu hayal bile edemiyorum.

1 Ağustos 2009 Cumartesi

deniz

Denize yakın bir yerde konaklıyoruz. Sakin bir yer.

Gece, sahil boyunda dolaşmaya çıkıyoruz. Bizi çift sanıyorlar. Umrumda da değil. Bu yaştan sonra çapkınlık yapacak hevesim de kalmadı. Derken... Kızlardan biri cesaretini toplayıp yanımıza geliyor. Mük'ü dansa kaldırıyor. Öteki arkadaşı da benim yanıma gelip oturuyor.
- Evli misiniz? Diye soruyor.
- Hayır, birlikte bile değiliz. Diyorum.
- (Seviniyor) Harika. Diyor.

Tüm gece onlarla birlikte geçiyor. Gençlerden uzak kalmışım. Ne işim vardı da bu kadar yaşlandım. 30 yaş üstü kadınlarla vakit geçirmekten...