Toplantıyı patron yönetiyormuş gibi görünüyor ama aslında boyalı BB'nin şoförlüğünde gidiyor toplantı. Salona neden bu kadar geç geldiğimi -neredeyse toplantının bitmesine üç dakika kala- girdiğimi merak eden bakışlarla beni inceliyor. Boyalı BB, bizim ajansta 'insan kaynakları müdiresi' olarak geçiyor. Hani şu her daim mutlu insan kaynakçılarından biri. Nasıl da bitiyorum bu lafa: 'İnsan Kaynağı'. Tamam, insanların birbirine kaynak olmaya ihtiyacı var zira dünyaya olan bağları ile karşılaştırıldığında birbirlerinden çok kopuklar. Ama bunu bir 'organizasyon şeması kutusu' adı ile halletmek bizlere ne kazandırıyor?
- Ah JC de sonunda teşrif etti toplantımıza. Diyor BB.
Adımı duyduğunda tüyleri ürperen insanlar ve beni gördüğüne memnun olan birkaç insan ve tüm bunların üzerine adımı duyduğunda, beni gördüğünde nötr kalan insanların arasında sahneye çıkan bir rock yıldızı gibi hissediyorum kendimi. Yaramaz çocuk. Pis çocuk.
Her toplantıyı başından sonuna kadar izlemek acı verici bir deneyim. O yüzden çoğunlukla son dakikalarına girip, insanlardan bunu toplantı sırasında özetlemelerinin daha verimli olduğunu düşünüyorum. Böylece onlara 'tekrar ederek öğrenme' imkanı vermiş olduğum gibi 'gereksiz espriler, güç gösterileri' gibi salak saçma sidik yarışlarından da kurtulmuş oluyorum. Ayrıca zaten çok güçlü olmayan dikkatim not alan kalemlere ve o sırada 'dinlemekte' olan insanların yüzlerine kayıyor ve bu iç sesim ile boğuşmaya başlamam anlamına geliyor: İyi değil.
- Terfi eden arkadaşlara tebrikler, çalışmalarının karşılığını sadece götü boklu bir zam ile alıp terfi umutlarını önümüzdeki yıllara bırakan arkadaşlara iyi seyirler.
- Zam falan yok bu yıl! Diyor sertçe CJ. Gerçi herhangi bir şeyi yumuşakça söylediğine de rastlamış değilim bu herifin. 'Doğum günün kutlu olsun' demeyi bile bir SS subayı kadar sert söylemeyi becerdiğine çok kereler şahit olmuştum.
Ekonomik kriz demek. Hmm fena. Şimdiye kadar olan yılbaşlarından bir farkı var demek ki bu yılın. Salağa yatmak en iyisi:
- Ee bu önümüzdeki yıl hayatınızda nelerin olmasını istersiniz? Diye soruyorum havayı yumuşatmak için ama yüzüne her daim mutluluk maskesi takılı olan boyalı BB'den başka kimsenin suratı mutlu görünmüyor odada.
Gözüm yine o yetenekli çocuğa kayıyor. Şimdi biraz daha gerçekçi bir ifade ile bakıyor odaya. Muhtemelen ikinci adım olan 'adam azaltmaca' oyununda kreatif grubun oyununa gelerek işsiz kalacağını düşünüyor. Kafası güzel güzel fikirlerle dolması gereken bu insanlar, bir şekilde böyle 'memur hayatı'na alıştırılıyor. Ben ona yanıyorum. Kreatif grubun büyük bir kısmı artık kadrolaşma hareketini göstere göstere yapıyor. 'Bunu bir tek ben mi görüyorum bu ajansta' sorusu ile gözlerimi BB'ye dikiyorum. Beyazlara bürünmüş, güzel İnsan Kaynakları Müdiremiz şu anda içeridekilerin motivasyonunu nasıl sağlayacağını düşünmekle meşgulken, serseri CJ'in suratına bakıp:
- CJ git şu pis suratını yıka. Belki insanlığa biraz faydan olur! Diyorum.
Bunu neden dediğimi bilmiyorum ama çok rahatlıyorum. CJ ise bu laflarıma alışkın. Bazen böyle içinden geldiği gibi bir laf edersin ve çok mutlu olursun. Harika bir dünyada yaşıyoruz.
Neyse, ben bu negatif elektirik dolu odadan kaçmalıyım. Odamda beni bekleyen daha harika bir dünya var. Üstelik bu akşam harika bir yılbaşı gecesi planı yaptım. Her zamankinden daha harika: Arabayı bir otoparka çekip, içinde uyumak. Harikayım ben!
